USD 34,13
EUR 38,05
ALTIN 2.889,03
BIST100 10.066
Tüm Zamanların En İyi 20 Kitabı: Edebiyatın Baş Yapıtları - Sayfa 13

13. Pride and Prejudice by Jane Austen

19. yüzyılın başlarında İngiltere'de geçen bu klasik roman, Bennet ailesinin özellikle beş evlenmemiş kızının hayatını anlatır. Roman, toprak sahibi soyluların toplumundaki görgü kuralları, yetiştirilme tarzı, ahlak, eğitim ve evlilik gibi temaları işler. Hikaye, ailenin ikinci en büyük kızı olan zeki, canlı ve espritüel Elizabeth Bennet ile gururlu, varlıklı ve soğuk görünen Bay Darcy arasındaki inişli çıkışlı ilişkiye odaklanır. İkili, toplumsal beklentiler, kişisel yanlış anlamalar ve kendi gurur ve önyargıları arasında yol alırken, aşkları da yavaş yavaş şekillenir.

Tüm Zamanların En İyi 20 Kitabı: Edebiyatın Baş Yapıtları - Sayfa 14

14. To Kill a Mockingbird by Harper Lee

Bu roman, Büyük Buhran döneminde Amerika'nın ırksal olarak gergin Güney'inde geçiyor. Hikaye, küçük bir kasabanın toplumsal normları ve önyargılarıyla yüzleşen genç bir kız ve ağabeyini anlatıyor. Babaları, bir avukat olarak, beyaz bir kadına tecavüzle suçlanan bir siyahı savunmakla görevlendiriliyor. Bu durum, çocukları ırkçılığın ve adaletsizliğin acımasız gerçekleriyle yüzleşmeye zorluyor. Hikaye, genç kahramanların gözünden ahlak, masumiyet ve masumiyetin kaybı gibi temaları derinlemesine işliyor.

Tüm Zamanların En İyi 20 Kitabı: Edebiyatın Baş Yapıtları - Sayfa 15

15. War and Peace by Leo Tolstoy

Napolyon dönemini arka plana alan bu roman, Rus toplumunun savaşın kaosuna sürüklenişini panoramik bir şekilde sunar. Beş aristokrat ailenin iç içe geçmiş hayatlarını, bu çalkantılı dönemde yaşadıkları mücadeleleri, aşkları ve kişisel yolculuklarını takip eder. Hikaye, tarihi olayları karakterlerin kişisel hikayeleriyle birleştirerek, aşk, savaş ve hayatın anlamı gibi temaları derinlemesine işler.

Tüm Zamanların En İyi 20 Kitabı: Edebiyatın Baş Yapıtları - Sayfa 16

16. The Stranger by Albert Camus

Anlatı, annesinin ölümünden sonra duygusal olarak kayıtsız ve kopuk bir rutin içine giren bir adamı takip eder. Bu durum, onu güneşin kavurduğu bir sahilde şiddet içeren bir eyleme sürükler. Ardından gelen yargılama süreci, işlenen suçtan ziyade, adamın toplumsal normlara ve beklentilere uyum sağlayamaması üzerine odaklanır. Roman, varoluşçuluk, absürdizm ve insan doğası temalarını derinlemesine inceleyerek, bireyin toplum içindeki yabancılaşmasını işler.