USD 34,49
EUR 36,26
ALTIN 2.959,62
BIST100 9.368

Tam üyelik mücadelemizin artık neticelenmesini istiyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sonrasında gazetecilere açıklamada bulundu

Tam üyelik mücadelemizin artık neticelenmesini istiyoruz
17 Haziran 2021 | 18:35
Son Güncelleme:

Bölgemizin barış ve istikrarı adına önemli bir toplantı için Antalya'da samimi bir ev sahipliğinin gerçekleştirildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin dönem başkanlığını üçüncü defa üstlendiği Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci'nin zirve toplantısının tamamlandığını açıkladı.


Zirvede alınan kararların ülkemiz ve Avrupa halkları için hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, toplantıya katılanlara teşekkür etti. GDAÜ'nün 25'nci yıldönümünün kutlandığı ve aradan geçen çeyrek asırda önemli mesafeler katedildiğini kaydeden Erdoğan, "Süreç, kuruluşundan bu yana geçen zamanda katılımcı ülkelerin biraraya geldiği, meselelerini açık yüreklilikle konuştuğu bir platforma dönüştü. 7 ülkeyle başladığımız yolculuğumuzu bugün 13 katılımcıyla çok daha kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. İşbirliği sürecinin kuruluş gayesini yerine getirdiğini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Toplantıya teşkilat üyesi birbirine komşu 13 ülkeden devlet ve hükümet başkanları, başbakan yardımcıları, dışişleri bakanları iştirak etti. Koronavirüs salgınına rağmen zirvemizin yüksek katılımlı gerçekleşmesini önemli bir başarı olarak görüyoruz. Dostlarımızın zirve için ülkemize seyahat etmeleri sürece verilen desteğin işaretidir. Bu aynı zamanda Türkiye'nin bölgedeki yapıcı ve kucaklayıcı rolüne gösterilen teveccühün özellikle salgınla mücadelede aldığımız tedbirlere güvenin de sembolüdür" diye konuştu.

GDAÜ'nün bölgedeki 13 ülkenin tamamının aynı masa etrafında toplandığı yegane oluşum olduğunu belirten Erdoğan, şöyle dedi:

"1990'lardaki kriz dönemlerinde önemli bir diyalog mekanizması olarak işlev gören işbirliği süreci bu özelliğini zamanla daha da güçlendirmiştir. Biz bölgedeki siyasi sorunlar için diyalogdan başka çözüm yolu bulunmadığına inanıyoruz. Bu anlamda GDAÜ'nün sunduğu fırsatlardan azami ölçüde istifade edilmesini destekliyoruz. Bugünkü zirvede Güneydoğu Avrupa coğrafyasındaki genel durumu ve son gelişmeleri misafirlerimizle etraflıca ele alma fırsatı bulduk. Zirvede kabul ettiğimiz Güneydoğu Avrupa 2030 strateji belgesinin de sürdürülebilir ekonomik büyüme hedefimize ulaşmamızda yardımcı olacağına inanıyorum. Açılış konuşmamızda Türkiye'nin bölgenin istikrarı ve refahına atfettiği önemin altını çizdik. Ülkemizin Güneydoğu Avrupa'daki projelerinin rekabetçi bir anlayışla değil, istikrar ve refaha katkı amacıyla hayata geçirildiğini vurguladık. Türkiye'nin öncülüğünde yürütülen ve barış otoyolu olarak da adlandırılan Belgrad- Saraybosna otoyolu bunun en önemli nişanelerinden biridir."

Bölge ülkelerinin Avrupa ve Avrupa Atlantik kurumlarıyla bütünleşme çabalarına verilen desteğin teyit edildiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu vesileyle AB genişleme sürecinde oluşturulmak istenen suni Batı Balkanlar ve Türkiye ayrımının yanlışlığına dikkat çektik. Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin canlandırılması ve Güneydoğu Avrupa'daki tüm aday ve potansiyel adayların üyelik süreçlerinin hızlandırılması birliğe küresel ölçekte fayda sağlayacaktır. Temennimiz muhataplarımızın da bu gerçeği görerek hareket etmesidir. 1 Temmuz 2020 tarihinde 1 yıllığına devraldığımız dönem başkanlığımızda yoğun çaba harcadık. Bölgenin ortak sorunlarını gözeterek belirlediğimiz öncelikler çerçevesinde 40'a yakın etkinlik yaptık. Bazı etkinlikleri salgın nedeniyle çevrimiçi yaptık. Bölgenin kanayan yarası olan beyin göçü başta olmak üzere adalet alanında işbirliği tarım politikaları, diaspora, eğitim, afetlerle mücadele gibi konularda ortak çözümler geliştirmeye çalıştık. Tüm bu faaliyetleri iki temel ilkeyi gözeterek hayata geçirdik. İlki bölgenin sorunlarına en iyi çözümün yine kendi içinden çıkabileceği anlayışını ifade eden bölgesel sahiplenme ilkesidir. Bunu gerçekleştirdik. İkincisi ise hiçbir paydaşı ötekileştirmeyen kapsayıcılık ilkesi oldu. Yalnızca ikili düzeyde değil çok taraflı platformlarda da fark oluşturan değer katan adilane yaklaşım izleyen ülke olduğumuzu da bir kez daha ortaya koyduk. Ülkeler arasında farklılıkların teşkilatın çalışmalarına olumsuz yansımaması için çok dikkat ettik. Kuşatıcı ve kucaklayıcı olmaya gayret ettik. Üyeler arasındaki dengeleri de dikkate alarak işbirliğinin sağlıklı ilerlemesini mümkün kıldık.''