Tursun, İmalat-ı Harbiye`nin 1922`deki yangın sonrasındaki tadilatıyla beraber ordunun yegane imalathanesi olarak faaliyet göstermeye başladığını belirterek, "Kurtuluş Savaşı sürecinde gerek cephelerimizde gerek askeri mühimmat üretimimizde bütün üretimler yine bu alanda sağlanıyor." ifadesini kullandı.
Müzenin en önemli envanterinin "gazi kovan" olduğuna dikkati çeken Tursun, eserin hikayesine ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Mart 1921, İnönü Ovası`ndayız. İnsanın iflahını kesen buz gibi bir soğukla karşı karşıyayız. O dönemde tabii ki askerlerimiz, yiğitlerimiz, Mehmetçiklerimiz çok büyük bir mücadele içerisinde ve ordunun da büyük bir mühimmat ihtiyacı var o dönemde. Bir kovan kullanılıyor ve tekrar değerlendirilmek üzere Ankara`ya, imalathaneye gönderiliyor. Gazi kovanın da hikayesi aynen bu şekilde başlıyor. Yani `gazi kovan` dediğimizde onun aslında defalarca kez kullanıldığını ifade etmek istiyoruz. Bir nevi cepheler arasında iletişim aracı olarak kullanıldığı bir süreç de var. O kovanın atışı her gerçekleştikten sonra onu bulan asker üzerine künye bilgilerini yazdıktan sonra onu imalathaneye geri gönderiyor ve onu bulan ustamız da anlıyor ki o kovanı oraya gönderen asker halen hayatta."
Tursun, halka açık MKE İmalat-ı Harbiye Müzesi`nin şu anda hafta içi sabah 08.00 akşam 17.00 saatleri arasında hizmet verdiğini aktardı.
Hatıra-i Celadet Şehadetnamesi`de bu müzede
Müzede, Milli Mücadele döneminde ne şartlarda ve hangi cihazlarla silah ve mühimmat üretiminin yapıldığı, hangi malzemelerin kullanıldığına ilişkin birçok eserin bulunduğuna dikkati çeken Tursun, bunların en önemlilerinin, Hatıra-i Celadet Şehadetnamesi, gazi kovan ve ahşap kağnılar olduğunu söyledi.