SEKÜLER AHLAKIN KARANLIK YÜZÜ
Servet Kızılay
Sistemin dayattığı Seküler Ahlak (buna bir bütün halinde “seküler din” diyebiliriz; çünkü bir Din ile aynı çalışma prensiplerine sahiptir fakat O, kapsam bakımından bütün dinlerden daha fazla inanana, mümine sahiptir); Ahlaktan Değerden en son bahsetmesi ve insanları bunun üzerinden yargılaması gerekirken, her alanda mutlak oterite kurduğundan diğer Din-lerin- Kültürlerin-Geleneklerin tüm değer ahlak göreneklerini yargılama hakkını kendinde rahatlıkla bulur. Aynı şeyleri; düşünce-bilimde-sanatta ve diğer alanlarda da yapar.
Şimdi
Türkiye’de “6 yaş çocuk evliliği” üzerinden yürütülen operasyona bağlı olarak şunların açıkça ortaya konması gerekir:
1) Öncelikle Sekülerizm, Sistemin bir ideolojisidir; bu hakim ideoloji içinde Müslümanlar ve diğerleri yaşamaya çalışır. Yani; Bir Müslüman maruz kaldığı sisteme rağmen, ahlaki bir eylemde bulunmaya ve mümkün oldukça mukavemet göstermeye çalışır. Bundan dolayı Sistem; onun bilinçaltına kadar doldurdukları, yönlendirdikleri, sundukları tüm göstergelerden bağımsız şekilde ele alınamaz ve bunlardan bağımsız bir ahlaki eylemden bahsedilemez. Arzu-istek, nefret-sevgi gibi duygu halleri yani fiilleri ortaya çıkaran biliş ve ruh hallerinden bağımsız bir ahlak olamaz ve bunu belirleyen de Seküler Sistemdir. “Ahlak hayattan kopuk ele alınmaz” diyenler, bu hayatın kimin-neyin tarafından belirlendiğini sorgulamadan Müslüman avına çıkmak ister. Daha somut bir örnek verelim: neredeyse binlerce görselle, filimle, sahneyle “Asansörde kadın ve erkek cinselliğini” fantazisini bilinçaltına işleyip, bir kadınla aynı asansörde kalan erkeğin bunu düşünmesini yargılamak teknik olarak absürttür. Müslüman biri maruz kaldığı bu göstergeler içinde o anda (asansörde) iki durumla karşı karşıya kalır; ya mümkün ölçüde manevi dirençle mukavemet gösterecek yahut o göstergelerin kışkırtmasına kapılacaktır fakat her durumda, o maruz kaldığı göstergelerin zihnine hayaline saldırmasını engelleyemeyecektir. Kısacası: şayet bir hesap kesilecekse bu hesap mutlak otorite güç bir dünya görüşü olduğunu söyleyene iddia edene kesilmesi aklın ve vicdanın gereğidir. Ahlak bu belirlenimlerden tıpkı hayat gibi asla ayrı ele alınamaz. Yani Müslüman, sisteme rağmen eyleyendir.
2) Seküler ahlakın çocuk hassasiyeti çok farklıdır: Ortalama 3-10 yaş arası çocukları hem kendi eğitim metoduyla hem de bilinçaltına kadar çizgi filimler imajlar görsellerle yerleştirdiği şeylerle “Seks Endüstrisi”ne hazırlar. Daha anaokulunda erkek-kadın karışık oturtmak uzun vadeli bu endüstriye hazırlık aşaması olur. Çocuk çizgi filimlerinde sübliminal seks göstergelerinin yerleştirilmesi yine Seküler dünya için önemli olan bu endüstrinin gizli koşulunu oluşturur. Büyükler gibi çocuklar da Seküler cinsel şiddete fazlasıyla maruz kalmaktadır.
3) Çocukların Seks Endüstrisine hazırlığı, tüketimle de desteklenir: Makyaj kozmetik, reklamlar, giyim kuşam, paparazzi programları vb alt dallarla hedeflerini besler, arzu nesnesine çevirip onlara sunar. Bu tür konularda sistem en büyük araç ve gereç olarak Psikolojiyi kullanır. İlim dalı olarak Psikoloji Sekülerizmin en sinsi hizmetkarıdır.
4) Sistem seküler ideolojik ahlakla altan alta Pedofili eğilimleri teşvik etmekten geri durmaz.
5) Sistemin dayattığı seküler ahlak modelinde cinsiyetsizlik sistematik olarak hem düşünsel hem de politik şekilde pompalanırken, bunda devlet-ler ve onun araçları (Akademisyenler-Aydınlar-Medya-STKlar) kullanılırken, küçücük çocukların bile cinsel tercih yapabileceği iddia edilir. Burada belirli bir yaşa kadar evlilik için tercih yapamayanların cinsel kimlik için tercih yapabileceği öne sürülür. Böylelikle onun karanlık yüzü ve “ahlaksızlığı” belirgin olarak ortaya çıkar. Bu durum, kendi dahilinde aynı zamanda herhangi bir Ahlaki yargılama için tutarsızlık oluşturur.
6) “Çocuk Pornosu” Seküler ahlakın bir sanayisi iken sanki bunu Müslümanlar, diğer dinler, kültürler üretmiş gibi sunulur.
7) Seküler Sistem politik yüzüyle coğrafyamızda ve dünyada milyonlarca kadının tecavüze uğramasının sebebiyken “Kadın haklarıyla” insanlara ders vermeye ve şekillendirmeye çalışır.
8) Seküler Ahlakın asıl sorunu, cinsel tecrübeyle değil “Evlilik” iledir.
Müslüman-Türkiye’de seks yaşı verilere göre; 13 yaşına kadar inmiştir. 15-18 yani reşit olana kadar Kız ve Erkeğin aynı evde kalması toplum tarafından artık fazla yadırganmamaktadır fakat sekülerizmin ürettiği “hassas kitleler” aynı evde kalıp karı-koca hayatı yaşayanların evlilik yapmasına kesinlikle karşıdır. Gerekçeleri basitçe şudur: “Evlilik için erken, cinselliği yaşamak için çok geç” olduğuna inanılır. Üniversitelerin karışık evde ve yurtlarda kalması ise tamamen doğal-normal sayılır. Hatta daha ileri gidilerek zaten böyle olması gerektiği iddia edilir. Nereden bakılırsa bakılsın; toplum ve değerleri, Sekülerizmin otoriter ve totaliterliğiyle sürüklenmeye, çiğnenmeye, aşağılanmaya devam etmektedir.
Kısacası: Sistemin Seküler ideolojisi, dünya görüşü bir bütün olarak değerlendirilmeden ele alınamaz. Ahlak pratik olarak ortaya çıksa da o daha önce bilişsel ve ruhsal olarak hazırlığı yapılmış bir sonuç olarak ortaya çıkar. Nasıl ki bilişsel bilgiyi hazırlayan yani zihni düşünceye hazırlayan öncüller hazırlıklar varsa (Duyumlama-insanda 5 iç ve 5 dış duyu- Algılama-Akılsal Süreçler vb) ahlakı da maddi ve manevi hazırlayan koşullar ve onu belirleyen koşullar bulunur. Sistemin dayattığı Seküler Ahlak, en felaket ve gayrı insani biçimde sadece Müslümanlara değil tüm kültür ve geleneklere şiddet uygulamaktadır. Bu anlamda Müslümanlar kendilerine yabancı bir dünyanın standartlarına maruz kalmakta mesele de kişisel bir günah-haram olmaktan çıkmaktadır. Yani Sekülerizme rağmen yapılmaya çalışılan, durulmaya gayret edilen konumda, gösterilen yahut gösterilemeyen mukavemetten söz etmek daha ilmi, akli ve vicdani olacaktır. Yığınlar sadece sonuçlarla uğraşırken o sonuçlara giden sebepleri görmek ve bilmek istemeden yargılama peşine düşmeyi alışkanlık etmektedir fakat hiç olmazsa onlara ortaya çıkan tüm ahlaksızlıklarda Sistemin seküler ideolojisinin, dünya görüşünün, hayat tarzının, onun gizli ya da açık kodlarının olduğunu söylemek ve hatırlatmak gerekir. Her türlü Ahlaksızlık fenalık kötülük sadece bir sonuçtur ve bu şerin arkasında ilk yargılanması gereken bu dünyayı kurup, sunanlar yetmez dayatanlardır.