Şehir merkezine yaklaşık 32 kilometre ve Türkiye’nin önemli geçiş güzergahlarından biri olan D-650 karayoluna ise 10 kilometre uzaklıkta bulunan Doğançay Şelalesi her mevsim güzelliğiyle büyülemeye devam ediyor. Kayalıkların içinde gizlenmiş olan doğa harikası şelale, doğal yapısı ve yeşilin tüm tonlarıyla adeta kendine hayran bırakıyor. Doğa yürüyüşü yapmaktan keyif alan ve manzaranın tadını çıkarmayı seven herkesin ziyaret etmek isteyeceği şelalenin suyunun serinliği ise yaz aylarında vatandaşın vazgeçilmezi oluyor.
Sakarya’nın en gözde turistik mekanlarından biri haline gelen ve zorlu yoluna rağmen oldukça rağbet gören Doğançay Şelalesi’ne ulaşabilmek için kullanılan toprak yol ise Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından dökülen beton ile yenileniyor.
Yol yenileme çalışması çerçevesinde araç trafiğine kapalı olan güzergahta vatandaşlar, doğal güzelliği görmek için kilometrelerce yol kat ediyor. Kısa süre içerisinde tamamlanması beklenen yol çalışması ile birlikte vatandaşların ‘saklı cennet’ olarak tabir edilen bölgeye daha kolay ulaşılması hedefleniyor. Kızılkaya Mahallesinden başlayan şelale, Maksudiye ve Doğançay’ı geçerek Sakarya Nehri’ne dökülüyor.
Doğançay Şelalesi bölgesinde işletmesi bulunan Ali Hancıoğlu, “Burası gerçekten bir saklı cennet buraya herkesi bekliyoruz. Buraya piknikçi istemiyoruz, piknik alanı değil burası. İnsanlar burada yüzebiliyor, fotoğraf çekiyor her şey yapabiliyor. Ama piknikçilerimiz maalesef geliyor, oturuyor, akşama kadar keyfini yapıyor, yiyor, içiyor çöpünü burada bırakıp gidiyor. Ben burayı her hafta iki sefer inip temizliyorum ama bunu temizlemek çözüm olmuyor. İnsanlarımızın biraz daha duyarlı olması, insanlarımızın biraz daha mantıklı düşünmesi gerekiyor. Yollarımız yapılıyor, araç ile gelinen iki kilometrelik yolumuz bitiyor ve buraya ivme katacaktır. Onun haricinde şelaleye iniş yolunu da düzenleyeceğiz ve bu saklı cenneti insanların önüne sunacağız. Şuanda araçla gelineni iki kilometrelik yol kısmımız kapalı olduğu halde bile insanlar araçlarını bırakıp bu güzelliği görebilmek için kilometrelerce yol kat ediyor. Gerçekten görülmeye değer bir yer. İnsanların buraya daha rahat ulaşmasını ve bu güzelliği görmesini herkese sağlayacağız inşallah. Burası Milli Parklar ve Orman İşletmesi’nin gözetimi altında. Biz kendi yerimizde kendi tapu alanımıza işletme sahibiyiz" dedi.
Şelalenin görünmeyen dört farklı bölgesi olduğunu aktaran Hancıoğlu, “Aslında burası Doğançay Şelalesi değildir. Eski tarih kitaplarında da Sulu Şen olarak geçer. Şelale sonradan insanların sosyal medyada paylaştığı bir şey olarak çıktı ortaya. Normalde burası Sulu Şen’dir. Yaklaşık 10 kilometre ileriden iki çataldan geliyor bu su. Burası da çok eski zamanlarda depremden oluşmuştur, tamamen doğaldır. Ve doğal olduğu için de hiçbir tesis yoktur şelalenin içerisinde. Bakir bir yer. Boğazın adı Doğançay olduğu için adını oradan almış, normalde Maksudiye Şelalesi. Doğançay’dan, Sakarya Nehri’ne birleşiyor. Burada tek değil bu şelale. Bunun üzerinde 4 tane daha şelale var. İkincisine çıkmak biraz daha zor, diğer üç tanesine çıkmak dağcıların işi, normal bir vatandaşın çıkabileceği yerler değil. Gönül ister ki; buraya gelen insanlar hepsini gezebilsin ve o güzelliği herkes görebilsin. Ama zamanla bu da olacak yandan merdiven, yürüyüş yolu gibi bir şey yapılırsa buradaki güzelliği herkes görebilir. Bir şelale olarak burayı görmeyelim burada toplam 6 tane şelale var” diye konuştu.