Fakat ihracattaki açığı ve sistemsel eksiği gördüğümüzden dolayı son 6 yıldır yaklaşık 30'un üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Kapasitemizin yüzde 90'ını ihracat üzerine çalışıyoruz. Aslında buradaki bu başarıyı kıyaslama yaparsak maraton koşusuna bağlıyorum ben. Çünkü biz Mono Steel olarak 100 metre koşusu yapmayı sevmiyoruz, maraton koşusu yapıyoruz. İhracatımızda ve firmamızın başarıya ulaşmasındaki en büyük etken budur, sistemli çalışmamızdır. Ve prosesleri çok doğru yönetip veri hakimiyetimizdir, biraz bilimsel çalışmaktan geçiyor aslında. Şu anda 120 kişilik bir kadroya istihdam sağlıyoruz ve bu kadroyla aslında Türkiye'de çok fazla bizim sektörümüzde, sektör bazlı başarılamayan, dünyanın 30'dan fazla ülkesi ihracat yapmanın gururunu yaşıyoruz. Ve bu sayede de ülke ekonomisine döviz getirisinde ciddi bir katkımız bulunmaktadır” dedi.
“Ar-Ge ve lojistik merkezi adında bir sistem kurma hayalim var”
Firmanın ifa ettikleri hakkında bilgiler aktaran Toprakçeken, “Aslında hikayenin başlangıcında endüstriyel binalarla üretime başlamış daha sonrasında özellikle ihracatla birlikte tünel, makine, geri dönüşüm sektörüne ve yurt dışında da yine endüstriyel binalarda hizmet vermek üzere üretimlere devam etmektedir. 2004 yılında iş hayatına ilk başladığım dönemde bir Japon otomotiv firmasının dışarıya yaptırdığı işleri görmüştüm. O dönemde kendimiz niye yaptıramıyoruz diye sormuştum.
Çünkü aynı kişi sıfır hatayla üretim yapan bir firmaya tedarik yaparken, biz niye yaptıramıyoruz demiştim. Ondan sonrasında yaptığım çıkarım; aslında sistemin önden belli olduğu ve o sistem sayesinde insanlara, firmalara doğru üretim yaptırabildiği yönündeydi. Dolayısıyla bizim açımızdan da öncelikle Mono Steel iç düzeyinde sistemi tamamen belirgin hale getirip herkesin ne iş yapacağını belli edip daha sonrasında bununla ilgili de bu sistemimiz tamamen oturduktan sonra Türkiye'de başlamak üzere yurt dışında bunun Ar-Ge ve lojistik merkezi gibi bir sistem kurma hayalim var.
Bugün Avrupa'ya gittiğim zaman da Avrupa'da da bir Alman, Fransa'dan mal almayı istiyor. Bir Fransız da Almanya'dan mal almayı, ürün tedarik etmek istiyor. Ve bu açık her zaman böyle olacak. Bugün Afrika'daki bir ülke, yarın komşu ülkesinden mal tedarik etmek isteyecek. Dolayısıyla bu ürün tedariği sırasında Ar-Ge ve lojistik merkezi olarak kalitenin, finansal güvenin ve sistem güvencesinin sağlandığı bir proje üzerine Türkiye'den başlayarak yurt dışına böyle bir marka oluşturma hayalim var” diye konuştu.