SAHİL BELDELERİNDEKİ LAİKÇİ AMCALAR VE TEYZELER GETTOSU
Doç. Dr. Aydın Aktay
Edremit, Akçay, Güre ve Altınoluk'ta banka ve aşure kuyruklarında sokaklarda muhalif seküler amcalar ve teyzelerle konuştum...Onları gözlemledim hep...Acaip bir kafaya ve ruh haline sahipler...O kadar malzeme çıktı ki...Gülmekten mideme kramplar girdi...
AKP Nefreti bunlarda mantık silsilesi bırakmamış...
Çankaya'da görmeye aşina olduğum öfkeli laikçi amcalar ve özellikle teyzeler burada adeta getto kurmuşlar...
Bölgede hatırı sayılır miktarda muhafazakar bir yerli turist görüntüsü de var...Sanki bunlarla yaşamak tahammülü ve tecrübesi artmış gibi fakat hislerini ulu orta yerde dile dökmekten de çekinmiyorlar...Tesettürlü kadınları Çankayalı laikçi teyzelerin edasıyla baştan ayağa yan bakışlarla süzmeler, laf sokmalar aynı hızla ve gazla devam ediyor...
Bulundukları bölgede oluşturdukları gettonun verdiği cesaret de, "-burası artık bizim..." düşüncesini pekıştirmiş olsa gerek, aksi takdirde medeni ilişkilerin gerektirdiği asgari şartlara aykırı bu durum ancak cahil cesareti ile açıklanabilir...
Direk "-A ke pe" diye başlıyorlar mevzuya ve öyle bir gerginlikle telaffüz ediyorlarki bunu, küfür niyetine kullandıkları açık...
Havanın sıcaklığı, aşure ve banka kuyruğunda uzun kalmanın müsebbibi, etrafta gördükleri her kesilmiş ağacın da suçlusu Akepe..."-Belediye bizde değil miydi? Diye soran birisinin oluşturduğu anlık kafa karışıklığı "-Yok, Büyük Şehir onlarda..." diye cevap verip sövmeye devam ediyorlar..
"-Bunlar yeşillik düşmanı, betona aşıklar..." diye başkası söze karıştı...
Az sonra beldenin CHP'li Belediye Başkanını, aşure kazanının altını yakmaya gelecek sonra aşureler dağıtılacak diye bekleyenler homurdanmaya başladı..."-Nerede kaldı bu başkan, Akepe'li olsa ortalığı yıkardınız? diye cılız bir ses çıkardım ilk defa...Nefret dolu tüm bakışları anında üzerimde hissettim ki neyse ki Başkan tam da o anda geldi ve aşure dağıtımı başladı...Başkan iyi ki gelmişti...
Promosyon kuyruğunda uzun boylu don atletle duran 65 li yaşlardaki bir amca ise tam arkamda duruyordu:"-1 saattir bu kadın vezneyi meşgul ediyor...bunlarda b.k gibi para var tabiki...sıra bize nasıl gelsin?" diye bağıra çağıra sitem etti...Hemen önümdeki teyze "-Onlar kuyruğa mı girer? Saraya kasalar ayaklarına taşınıyor..." diye destekledi...Ben de yazlık kasabasındaki tek banka şubesinden bankamatikteki para çekme limiti yetersiz olduğu için vezneden para çekmek için mecburen girdiğim kuyrukta olanları izliyordum...
Neyseki 1 saat içinde sıra bana geldi, bankaya almak üzere görevli kapıyı açar açmaz arkamdaki ahlak timsali(!) amca önümden hızla içeri daldı...İçeride de bir süre sıra bekledik...Önümde kuyruklara giren koyun gibi bir halkımız olduğundan dem vuran ve saray kasalarından söz eden teyzeyi içerdeki sırasını sandalyede oturarak beklerken gözlemledim...Az sonra gördüm ki kol çantasından çil çil euroları büyük bir dikkatle çıkartıp sayıyordu herkesin önünde...100 bin euro'dan az bir para değildi gördüğüm...Meğer promosyon sırasındaki teyzenin başka hesapları da varmış..."-Milletimiz koyun gibi kuyruğa girmeye meraklıdır..." dediğinde aklı başında bir kadın"- Sen de bu kuyrukta olduğunun farkında mısın?" diye hesap soracak olsa da teyze hiç umursamadan saray edebiyatına devam etmişti...
Aşure kuyruğundaki bir teyze de civarda sükse bir termal otelinin ortaklarının arap olmasına kafayı takıp "-Memleketi araplara satıyorlar..." diye sitem etmesine azcık karşılık vermeye çalışsam da bu çabam, fayda etmeyecek bir duvarla karşılaştığını jest ve mimiklerde kısa sürede görmüştü...
Bankada sıramı hoyratça kapan amca da eksik evrakları nedeniyle gönderilmiş ben işlemimi yaparken dönüp tekrar kuyruğa girmiş fakat usul usul kaynak yapa yapa ilerliyordu...
NOT: Bu arada ne kadar içkili müptezel mekan gördüysem hemen hepsinin camlarında, duvarlarında kalpaklı Mustafa Kemal bayrakları ve içinde de bolca bu teyzelerden ve amcalardan vardı...Bunun konuyla bir ilgisi var mıydı? Emin olamadım...