O şehirler yaşadığı sürece bu isimler de yaşayacaklardır
Yazar Fahri Tuna ‘Dinlediğim Halit Molla’ kitabı hakkında, "Dinlediğim Halit Molla Kitabını, Tarihe, Şehrime ve Mert İnsanlara Vefa Olarak Yazdım" ifadelerini kullandı.
Şehirlerin tarihlerinde isimleri altın harflerle yazılması gereken kahramanlar vardır. O şehirler yaşadığı sürece bu isimler de yaşayacaklardır.
Fetih, direniş, kurtuluş; bekâ, ihyâ ve vefa adamlarıdır bunlar. Adalet, doğruluk ve merhamet sembolü kişilerdir. Cesaret, yiğitlik ve adanmış timsali insanlardır.
Kâh aşılmaz denilen kaleleri aşmışlardır, kâh işgale karşı isyanı başlatmışlardır, kâh zorbalığa ve zulme karşı adaletin bayrağını dikmişlerdir insanlık burcuna. Vatanı uğruna, şehri uğruna, halkı uğruna; can, mal ve namus uğruna, etrafına topladığı yiğitlerle birlikte bir kahramanlık destanı yazmayı başarmışlardır bu öncü kişiler.
Kimi ilk kurşundur, kimi ilk çığlık, kimi ilk şehit; ama onların başlattığı hareket, adım adım büyüyerek; o kasabaya, o şehre, o bölgeye nefes, umut ve hayat vermiştir. Bolu için Köroğlu, Edirne için Şükrü Paşa, Balıkesir için Havranlı Seyit Onbaşı, Antep için Şehit Kamil, İzmir için Hasan Tahsin, Maraş için Sütçü İmam’dır bu isimler. Ve daha başka başka şehirlerimizde, başka başka güzel isimler.
Ya Sakarya için, ya Adapazarı için kimdir bu isimler?
Hemen söyleyelim: 600 yıllık Osmanlı Devleti’nin adeta can çekiştiği, düşmanlarca - elinden silahları alınarak - ordusunun terhis edildiği o kara günlerde; Rum ve yerli eşkıyaların kasaba kasaba, mahalle mahalle, köy köy kol gezdiği, sık sık evlerin basıldığı, canların alındığı, tecavüzlerin ardı arkasının kesilmediği, ardından da Yunan Ordusu’nca Üsküdar’dan Kandıra ve Karasu’ya, Araman’dan Şeyhler’e ve Kızılcaali’ye, Salmanlı’dan Söğütlü ve Ferizli’ye… ve nihayet köy köy sokak sokak mahalle mahalle Adapazarı’na… gavurun pis çizmesinin bilfilil değdiği, iffet ve namusların kirletildiği o en karanlık zor ve acı günlerde, bir isyan, direniş ve umut hareketi olan doğan Halit Molla’dır, Kâzım Kaptan’dır, Osman Kaptan’dır, Şaban Kaptan’dır.
Kuvayı Milliye’ye bağlı olarak hareket eden bu çetelerin üç misyonu vardır: Yunan Ordusu’nu Sakarya’nın doğusuna geçirtmemek, yapacakları lokal baskınlarla onlara bu toprakları zindan etmek, acımasız ve küstah Rum ve yerli çetelerin Müslüman Türk halkına olan taciz tecavüz ve soygunların olabildiğince önüne geçmek. Bilgi, belge ve nakillere dayanarak söylemek gerekirse; bu dört çete, bu üç misyonu da büyük oranda yerine getirmişlerdir.
Millî teşkilatın en büyüğü ve güçlüsü olan Halit Molla ve sayıları 400’ü aşan milisleri, bugünkü Sakarya Vilayetinin bütün kuzey bölgesini, Gümrükönü’nden Kefken ve Karasu’ya, Araman ve Salmanlı’dan Söğütlü ve Ferizli’ye kadar Yunan çizmelerinden temizlemiş, en sonunda Adapazarı’mızı da düşmandan kurtarmış, 21 Haziran 1921 gecesi, saat 24.00 civarı Orhan Camii’nin minaresinden Hürriyet ezanı ve salasını bizzat Halit Molla okumuştur.
Halit Molla benim çocukluğumda büyükbabam Okçuoğlu Raif Pehlivan’dan, evlendikten sonra da yeğeni olan kayınpederim İsmail Altay’dan bolca dinlediğim, sadece savaşta değil, sonrasındaki kırk yıllık hayatında da adil, mert, yiğit, gözü tok, merhametli ve lider biriydi.