Kral Nemrut rüyasında bir yıldız görür. Nemrut’un rüyasını yorumlayan rüya yorumcuları, o yıl dünyaya gelecek bir erkek çocuğunun putperestliği yok ederek hükümdarlığı kendisinin elinden alacağını söylerler. Bunun üzerine Nemrut, o yıl doğacak bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emreder. Nemrut’un askeri olan Azer, kısa bir süre sonra doğum yapacak olan eşi Nuna Hatun’u bir mağaraya götürür. Nuna Hatun, oğlunu doğurur ancak Nemrut’tan korktuğu için oğlunu mağarada bırakır ve evine döner. Ancak bir süre sonra dayanamaz ve mağaraya geri gider. Mağarada, çocuğun yaşadığını ve bir ceylan tarafından beslendiğini görür. Hz. İbrahim’in başparmağını emdiğini ve parmağından gelen sütle beslendiği yönünde rivayetler de vardır.
Hz. İbrahim, büyüdüğünde baba evine döner. Nemrut’un putlara taptığını ve halkını da buna zorladığını gören Hz. İbrahim, bunun doğru olmadığını halka anlatmaya başlar. Ancak Nemrut’un zalimliği ve korkusu yüzünden kimse bir şey diyemez. Diğer yandan Nemrut’un kızı Zeliha, gönlünü Hz. İbrahim’e kaptırır ve onun yanında yer almaya başlar. Hz. İbrahim, bir tören günü, kimsenin sarayda olmadığı bir anda elindeki balta ile saraydaki tüm putları parçalar. Baltayı ise en büyük putun üzerine koyar.
Haber tez zamanda Nemrut’a ulaşır. Haberi alınca çok sinirlenen Nemrut, en büyük putun üzerine asılan baltayı eline alır ve bir taş parçasının bu işi nasıl yapabileceğini bağırarak sorar. Bunun üzerine Hz. İbrahim de, kendi yaptıkları taşa inandıklarını hatta bu taştan kendilerini korumalarını beklediklerini söyler ve Tanrı yerine konulan bu taşın diğer putların kırılmasını nasıl önleyemediğini sorar.
Bu konuşma karşısında öfkesi göklere çıkan Nemrut, Hz. İbrahim’in yakılmasını emreder. Emrin verildiği gün, ülkede ateş yakılması yasaklanır. Tüm odunlar toplanır ve o güne kadar görülmemiş büyüklükte bir ateş yakılır. Nemrut’un emriyle, Hz. İbrahim, Urfa Kalesi’nin burçlarına konulan mancınıklara gerilen halatla ateşe atılır. Ancak Allah'ın mucizesiyle ateş suya, odunlar ise balığa dönüşür.