Sahne ışıklarının aydınlattığı anma programında ilk olarak Sakarya Tarihi Türk Müziği Topluluğu dinleyenleri mest eden bir tasavvuf konseri gerçekleştirdi. Alkışlarla son bulan konserin ardından Doç. Dr. Sezai Küçük, sahneye çıkarak Hz. Mevlânâ’nın tasavvufta, İslamiyet’te ve Türk toplumundaki yerinden bahsetti.

Mevlâna’yı hatırlamak

O’nu hatırlamanın ve dünyaya miras bıraktığı sözlerini rehber edinerek hayata yön vermenin önemine dikkat çeken Doç. Dr. Küçük, Hz. Mevlânâ’nın yaşamını miras edinen ‘Mevlevilik’ kavramını anlatırken, kendisinin öldüğü günü ‘Düğün Gecesi’ olarak tanımlaması ve Şeb-i Arûs’un anlamı üzerine konuşmalar yaptı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı sanatçısı Enes Ergül, Mevlâna’nın “Mesnevi-i Şerifini” eserini oluşturan ilk 18 beytin tercümesini yaptı.  İstanbul ve Sakarya Tarihi Türk Müziği Topluluğu semazenler eşliğinde ‘Mevlevî Ayini’ ve ‘Sema Mukabelesi’ gösterisini sundu. Anlamlı gecede duygusal anlar yaşayan katılımcılar, misafirperverliklerinden dolayı Büyükşehir’e teşekkür etti. Program vatandaşlar ve katılımcıların fotoğraf çekimleriyle son buldu. 

Şebi-i Arûs nedir?

Mevlâna Celaleddin Rumi, gerçek aşkın anlamını Allah’a duyulan aşk ve ölümü ise Allah’a kavuşacağı gün olarak tanımlıyordu. Bu sebeple 17 Aralık olan ölüm yıldönümü, Türkiye’de bir yas günü olarak değil, bir kutlama günü olarak kabul ediliyor. Her yılın 17 Aralık’a isabet eden haftasında törenler yapılıyor, vatandalar Şeb-i Arûs programlarında buluşuyor. Şeb-i Arûs kelimesi "Düğün Gecesi" demektir.