USD 33,98
EUR 37,67
ALTIN 2.728,39
BIST100 9.771

Metiner: Sakarya'daki oy düşüşü benim için yürek acısıdır!

Siyasetçi ve Gazeteci Mehmet Metiner Haberfokus'a özel açıklamalarda bulundu. İlk mesajı İl Başkanları olmak üzere tüm parti teşkilatına olan Metiner, "Sakarya'daki oy kaybı ve bizimle özdeşleşmiş bazı ilçelerin kaybı benim için yürek acısıdır" dedi.

Metiner: Sakarya'daki oy düşüşü benim için yürek acısıdır!
24 Temmuz 2024 | 13:12
Son Güncelleme:

HABERFOKUS / Merve Çiçek

1- Partinin şu anki durumuna bakacak olursanız ilk değerlendirmeniz ne olur?

Benim bu bahiste diyeceklerim AK Parti’mizin il başkanlarıyla alakalı olacaktır. Zira genel anlamda il başkanlarının nasıl olması gerektiği benim için bahsi diğerdir.

AK Parti’nin il başkanı her şeyden önce partimizin kurucu ruhunu sadece bilen değil onu tüm hücrelerinde içselleştirmiş biri olmalıdır. AK Parti’yi AK Parti yapan o kurucu ruhun tüm değerlerini katıksız benimseyen ve içselleştiren biri olmanın yanı sıra bu değerleri temsil yeteneği olan biri olmalıdır. Temsil çok önemlidir. Çünkü il başkanı kendi ilinde partimizin en üst düzeyde temsil makamıdır. O yüzden hem o değerleri üstünde taşıyan hem de başkalarına taşıma noktasında temsil yeteneği yüksek biri olmalıdır.

AK Parti’mizin il başkanı, milletin adamı olmalıdır. Başkaca hiç kimsenin adamı olmamalıdır. Millette karşılığı olan biri olmalıdır. Bir söz söylediğinde veya bir tutum sergilediğinde milleti harekete geçirebilecek öncü biri olmalıdır. Şu veya bu şahsın şu veya bu hizbin adamı asla olmamalıdır. Tersine herkesi kucaklayan ve herkesi birleştirebilen evsafta ve kudrette biri olmalıdır. Sadece ve yalnızca partisinin ideallerini önemseyen ve Hakkın hatırını âli tutan biri olmalıdır. Milletin gönlünde yeri olan biri olmalıdır ki bir şey söylediğinde ve bir şey yaptığında millette bir karşılığı olsun. Her daim milletin içinde olan biri olmalıdır. Milletin rahatlıkla ulaşabildiği ve gerektiğinde kendisinden hesap sorabileceği biri olmalıdır. Milletle hemhal ve hemdert olan biri olmalıdır.

AK Parti’nin il başkanı emin sıfatına sahip olmalıdır. Güvenilir biri olarak bilinen biri olmalıdır. Düşmanlarının bile emin-güvenilir olarak gördüğü biri olmalıdır. Özü ve sözü bir olan ve mertliğiyle temayüz eden biri olmalıdır.

AK Parti’nin il başkanı cesur olmalıdır. Korkak ve tırsak insanlar öncülük edemezler. Hele de AK Parti gibi davası olan bir partide başkanlık yapıyorlarsa herkesten çok cesur olmalıdırlar. 15 Temmuz’da mahzenlere sığınan değil ölümüne meydana çıkan yiğitlerin öncüsü olabilecek cesarete sahip olmalıdır. Yüreği olmayan ne siyaset yapsın ne de AK Parti gibi bir partide il başkanlığına soyunsun.

AK Parti’nin il başkanı asla kibirli olmamalıdır. Millete karşı alçak gönüllü ve mütevazi olmalıdır. Milletine karşı toprak gibi olan, ama millete kibirle parmak sallayanlara veya kibirle hükmetmeye kalkışanlara karşı da azametli ve kibirli olmalıdır. Kibirliye karşı kibirli olmanın inancımızın bir gereği olduğunu da bilmelidir. Güçlüye ve kibirliye yaltaklanan, ama millete karşı, özellikle kimi kimsesi olmayan güçsüzlere karşı kibirli olan birinin AK Parti il başkanı olması AK Parti için en büyük felaket olur.

AK Parti il başkanı kuşatıcı ve birleştirici olmalı. Kavganın bir tarafı olmamalı. Tersine kavga edenleri barıştıran bir büyüklüğün simgesi olmalı. Kırıcı ve kıyıcı olmamalı. “Küçük olsun benim olsun!” anlayışıyla asla hareket etmemeli. Kıskançlık ve taraf tutma virüsünün teşkilatlara bulaşmasına zinhar izin vermemeli. Dava bilincini ve parti ideallerini her kesin ve her şeyin üstünde tutmalı. Şahısçılık ve hizipçilik anlayışına izin vermemeli. Kendinden öncekilere saygıda küsür etmemeli. Davaya emeği geçen herkesi aziz ve değerli görmeli. Hiç kimseyi dışlamamalı. Dışlananları toplamalı. Küsenleri bağrına basmalı. Evine çekilenleri tekrar kazanmalı. Başka yere savrulanları yeniden kazanmaya çalışmalı. Herkesten yararlanmalı ve herkesi harekete katacak bir hareketlilik ve düzenek oluşturmalı. Hesapçı değil hasbi olmalı. Bulunduğu makam dolayısıyla bağışlayıcı olmalı. Kimsenin kırıp dökmesine de izin vermemeli. AK Parti’nin kendisine verdiği sıfatları ve makamları yanlış kullananlara zinhar yol vermemeli.

AK Parti il başkanı üslubuyla ve tarzıyla gönüllere girmeli. Yalana ve kandırmaya tenezzül etmemeli. Yanlış üslubun doğru sözün katili olduğunu bilerek üslubuna dikkat etmeli. Söylediği her sözün doğru olması gerektiğine dikkat etmeli, lakin her doğruyu her yerde söylemenin doğru olmadığını da bilmeli. Her sözün bir makamı ve yeri olduğunu bilmeli. Sözünü asla yere düşürmemeli. Arkasında durmayacağı hiç bir söz söylememeli ve söylediği her sözün de gereğini yapmalı.

AK Parti il başkanı bulunduğu ilin sorunlarının çözümü için takipçi olmalı. Milletin ilettiği sorunları anında çözmeli. Çözülemeyecek veya karşılanması imkansız talepler konusunda da millete ve talep sahiplerine karşı açık yüreklilikle bilgilendirici olmalıdır. Kendisi ile millet arasında böylesine şeffaf işleyen bir düzenek oluşturmalıdır.

AK Parti il başkanı bu anlamda teşkilatını milletin sorunlarını ve taleplerini rahatlıkla iletebildiği ve iletilen sorun ve taleplerin çözülebildiği güçlü bir merkeze dönüştürmelidir. Teşkilat bu anlamda milletin sorun çözücü mercii olamazsa AK Parti il başkanının da teşkilatın da gücü ve itibarı ortadan kalkar. Bu bağlamda gücün teşkilatta odaklandığı yeni bir anlayış şart diyorum. Aksi takdirde millet tarafından sevilip sayılan bir il başkanı bir süre sonra milletten kopar veya milletin gönlünden silinir.

Ezcümle:

AK Parti il başkanı Reis’in özelliklerini üstünde taşıyan, Reis’e yük olmayan, tersine Reis’in yükünü alan, Reis’in gücüne güç katmak için Reis’in misyonuna yaraşır bir duruş sergileyen biri olmalıdır. Reis’in dışındaki hiç kimsenin adamı olmayan ve kendi ilinde siyaseti kendi nefsi veya başkalarının şahsi ve siyasi çıkarları için dizayn etmeyen güçlü ve kişilikli biri olmalıdır.

Ama bunun için de iki şey gerekli:

Birincisi, il başkanlarının milletvekilleri tarafından belirlenmesine izin verilmemesi. Şayet il başkanı o ilin en güçlü vekili tarafından seçilirse haliyle o il başkanı o vekilin emrine giriyor. O vekil gücünü koruduğu sürece onun adamı gibi hareket etmek zorunda kalır. Bu da partiyi hem milletten kopartıyor hem de parti içi iktidar kavgalarıyla beraber küskünlükleri ve itişmeleri beraberinde getiriyor. Bence il başkanlarının bu dönemdeki seçim sistemi değişmeli. Yalnızca millette karşılığı olan milletin adamları tercih edilmeli. Teşkilatta şu veya bu kişinin adamlarından biri yerine hepsini bir arada kendi gücüyle tutacak ve partideki birliği sağlayacak teşkilat dışından ama kurucu ruhumuzu üstünde taşıyan birinin getirilmesi çok daha başarılı sonuçlar elde etmemiz açısından gerekli diye düşünüyorum.

İkincisi, il başkanlarının kendi yönetimlerini oluşturmasına fırsat tanınmalı. Onun adamından bunun adamından oluşacak yamalı bohça yönetimleri faydadan çok zarar getirir.

2- Bu yıl Mart ayında bir yerel seçim yapıldı. Bu seçimin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sakarya’daki yerel seçim sonuçları hakkında düşünceleriniz neler?

Yerel seçimlerde biz kendimize yenildik. Tıpkı 2019’da olduğu gibi. 2019’da gerekli dersi alsaydık 2024’teki üzücü tabloyla karşılaşmazdık. Pek çok sebep sıralanabilir ama en baş sebebi söyleyeyim izninizle: Milletten koptuk biz! İktidarın şehvetine yenik düştük! Kibir bizi bitirdi. Kimsesizlerin kimiydik biz yola çıkarken ama içimizden birileri o kimsesizlerden koptu. Milletin istemediği adamları millete rağmen millete dayattık. Adeta “Siz seçmesini bilmezsiniz, biz biliriz!” dedik. Oysa biz millet ne derse o diye yola çıkan bir partiydik. Milletin istemediğini tekrar vekil veya belediye başkanı olarak adeta dayattık. Onların millet nezdinde zaten karşılıkları yoktu. Bir de yapıp ettikleriyle milleti partimizden soğuttular. Kendisini yerelde padişah gibi görenlerimiz çıktı. Kibir, gösteriş, şatafat ve her şeyi ben bilirim tavrı bizi milletimizden kopardı. Ekonomik sebepler önemsiz demiyorum elbet. Ama bence biz biz olmaktan çıkınca millette bize gerekli dersi verdi. Sakarya’daki kaybı Adıyaman’daki yenilgiyi İstanbul’daki hezimeti ekonomik sebeplerle izah edenler kendilerini kandırıyorlar. Sakarya’daki oy düşüşü ve bizimle özdeşleşmiş bazı ilçelerin kaybı benim için yürek acısıdır. Buradaki hezimetin ekonomiyle alakalı olmadığını asıl bizdeki sapmayla alakalı olduğunu söylemek isterim. Reis’in hatırı için yine milletimiz kantarın topuzunu kaçırmadı. Umarım kendi özümüze ve milletimizin asil sinesine döneriz.

3- Seçimlerde bazı partililerin kendilerini parti üstü görerek bağımsız hareket ettikleri ifade ediliyor. Hatta bu kişilerin adayı sahada desteklemedikleri bile söylenenler arasında. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizzat Muğla’da gördüm. AK Partinin adayı olduğunu söylemekten utanan adaylarımız vardı. Baş örtülüler görünürlük arzetmesin diyenler vardı. “Ben aslında AK Partili değilim, ömrümde AK Parti’ye de oy vermedim!” diyen adaylarımız vardı. AK Parti’ye kendilerine göre kimlik be ideoloji giydiriyorlardı. Kendi şahıslarını AK Parti’nin üstünde görüyorlardı. Bizzat şahit oldum. Ama bunu yapanlar nedense Reis’in adını başkalarına karşı sopa olarak kullanmaktan da kaçınmadılar. Dolayısıyla AK Parti’nin hem millet nezdindeki imajını bozdular hem Reis’e ve davasına gönül vermişlerdi küstürdüler. Ama buna rağmen Reis’in hatırı için millet oy verdi. Ama onlar verilen bu oyların AK Parti’nin oyları değil kendi oyları olduğunu söylediler. Yani seçim sonrasında bir de böyle diyerek kendilerinin AK Parti’den güçlü olduğunu söylemiş oldular. Umarım bir daha bu durumları yaşamayız. AK Parti’nin adayı olarak seçime girdiğini söylemekten utanan ama sıra Reis’in adını veya iktidarın gücünü kullanmaya geldiğinde bunu kötücül bir şekilde yapmaktan kaçınmayan isimlerle dilerim bir daha seçime girmeyiz. Kendini partinin üstünde gören kibir budalalarına gayrı Reis’in hatırı için milletin oy vermeyeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

İçimizden birileri de kendi istedikleri olmadığı veya kendi adaylıkları olmadığı için partiyi arkadan hançerlediler. Kimileri bunu açıktan yaptı. Kimileri parti saflarında görünerek yaptı. Seçim sürecinde hepsine tanık oldum.

Ama şunu söyleyerek bitireyim: İhanet edenlerin ödüllendirildiğini görmek, kendini partinin üstünde görüp partiye zarar verenlerin hâlâ itibarlı katlarda dolaştıklarını görmek son derece üzücü. Milletimizin ve AK Parti’mizin hasbi ve halis tabanının bunu üzülerek not ettiğini herkes bilmeli.