Pek çok farklı kültürün bir arada yaşadığı, günümüzde de kardeşçe yaşamaya devam ettiği şehirlerimizden biri Mardin. Dar sokaklarında gezerken, evlerin mimarisini incelerken sizi o farklı havasının içine alıveriyor. Kendinizi bambaşka bir evrende gibi hissediyorsunuz. Hele de mimari ve kültürel açıdan farklı pek çok özelliği taşıyan camiler, türbeler, kiliseler ve manastırlar sizi büyülüyor.
Mardin’de birkaç tane ilçenin dışında karasal iklim görülmektedir. Derik, Savur ve Nusaybin de ise Akdeniz iklimi görülmektedir. Kış ayları çok sert geçmekte olup yazın ise çölden gelen sıcaklar nedeniyle yaz ayları çok sıcak geçmektedir. Ölçülen en yüksek sıcaklık derecesi 42,5 derece en düşük sıcaklık derecesi ise -14 derecedir.
Dağın tepesinde kurulmuş bir şehir olan Mardin, Mezopotamya olarak bilinen toprakların, Yukarı Mezopotamya’nın en eski kentlerinden biri. Yıllarca, yüzyıllarca pek çok köklü medeniyete ev sahipliği yapmış. Pek çok önemli ticaret yolunun da kavşak noktasında bulunmuş. İpek Yolu güzergâhında yer alıyormuş.
Mardin’de ilk yerleşimin MÖ 4500 yıllarında başladığı tahmin ediliyor. O zamandan bugüne Aramiler, Süryaniler, Sümerler, Akadlar, Baviller, Asurlar, Persler, Araplar, Bizanslar ve Selçuklular gibi farklı imparatorlukların ve devletlerin hâkimiyetinde kalmış. Son olarak da Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine giren Mardin toprakları, cumhuriyet ile birlikte günümüze kadar ulaşmış.