Mesela düğün anında oluşan krizleri konuştuklarını görüyoruz. Oradaki krizi çözmek gelin ve damada düşen bir şey olmamalı. Çünkü oradaki kriz aslına bakarsanız misafirlerin hoşgörüyle davranması gereken bir nokta olup, krize dönüşmemeli. Çünkü birçok toplu organizasyonda oluşabilecek bir sürü kriz çıkabilir. Bu noktada bunu krize çevirmemek için biraz daha toleranslı olmayı gerektiriyor.
Yani biz daha hoşgörüyle bakabilirsek, muhtemel bir problem olarak düşünebilirsek düğün alanında ya da birçok toplu organizasyonda elbette krizler çıkabilir. Ve gelin ve damadı düşünüyorsak eğer bu krizleri daha onlara ulaşmadan bizler de çözebilmeliyiz. Ailelere düşen görevler işte burada en büyük destek mekanizmaları olarak ortaya çıkıyor. Eğer gerçekten gelin ve damadın en mutlu gününe şahitlik etmek istiyorsak, aile olarak onlara da çok fazla sorumluluk bırakmamak gerekiyor” dedi.
Hamurcu, daha sade ve küçük düğünlerin hem bütçe hem de çiftler açısından avantajlı düğünler olduğunu söyleyerek, “Gerçekten minimalist düğünler, küçük düğünler, daha sade nikah törenleri aslına bakarsanız hem düğün bütçesi için, hem gelinle damadın planlama yapması açısından çok daha sağlıklı ve avantajlı görünen düğünler oluyorlar. Burada bu sembolik anlamı unutmamak çok önemlidir.