Yani ülkemizin her bir yerinde bu düğüne yüklenen anlam çok daha farklı bir hale gelmektedir. Daha böyle doğu taraflarına gittiğimizde mesela aslına bakarsanız kişinin ağırlığınca altın takılmasını görüyoruz. Ya da aynı şekilde kişinin geleneklerinin çok ciddi anlamda yüksek bir masraf gerektirdiğini görüyoruz.
Bu durum bizim sadece iki kişinin mutluluğundan daha da ileriye gittiğimizi gösteriyor. Yani bugün bir davetiyede 'En mutlu günümüzde sizi aramızda görmek isteriz' diyen gelinle damat dışında herkesin mutlu olduğunu ve mutlu olmaya çalışmak üzerine bir düğün kurulduğunu görüyoruz.
Yani gelen konukların yiyeceğinden, oturma düzeninden belki planladıkları bir müzik sistemine kadar en başından en sonuna kadar gelin ve damat dışındaki herkesin kusursuz bir şekilde mutluluğuna odaklanan bir düğüne dönüşüyor. Biz neresinde gelinle damadı düşündük? Ya da neresinde biz gerçekten onların mutluluğunu izliyor olduk. Oysaki gelin ve damadın ilk dansında bile düğünün stresini konuştuklarını görüyoruz.
Mesela düğün anında oluşan krizleri konuştuklarını görüyoruz. Oradaki krizi çözmek gelin ve damada düşen bir şey olmamalı. Çünkü oradaki kriz aslına bakarsanız misafirlerin hoşgörüyle davranması gereken bir nokta olup, krize dönüşmemeli. Çünkü birçok toplu organizasyonda oluşabilecek bir sürü kriz çıkabilir. Bu noktada bunu krize çevirmemek için biraz daha toleranslı olmayı gerektiriyor.