“Marmara Gölü bir tarlaya dönüştürüldü”
Bugüne kadar hatalı su yönetimi politikaları nedeniyle kuruyan göl için yetkililere seslenen Belediye Başkanı Cem Aykan, “Marmara Gölü, artık yok. 44,5 kilometrelik göl kurudu, kurutuldu ve bir tarlaya dönüştürüldü. Gölümüzü kurtarmak için henüz geç değil, çözüm yollarımız var. Gölümüz 2002'de ‘Sulak Alan' kategorisinde yer aldı, 2017 yılında ‘Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan' olarak tescillendi. Böylesine önemli bir doğa alanı gerek doğal gerekse beşeri faktörlerden dolayı yok edildi. Gölümüzün tekrar hayat bulması için bizim belediye olarak akademisyenlerimize sunduğumuz alternatifler var. Bilimsel yöntemlerle bunu başarabiliriz. Öncelikle Gördes Barajı üzerinde bulunan belediyemizin hidroelektrik santrali üzerinden göle su sağlayabiliriz. Diğeri Ahmetli regülatörü üzerinden geçmiş yıllarda olduğu gibi yine gölümüze su verilebilir, göl çevresindeki su kaynaklarından su takviyesi yapılabilir. Bozdağ'dan akan 25 milyon metreküp eriyen kar suları göle taşınabilir.” dedi.
Başkan Aykan, “Bir zamanlar göçmen kuşların uğrak yeri olan ve yöre halkının da geçim kaynaklarından biri olan gölümüz için birden fazla çözüm yolu varken, bizler yerel yöneticiler olarak elimizi taşın altına koymaya hazırız. Yeter ki, Türkiye'nin ilk iklim davasına konu olan bölge ekosistemi için çok fazla önem arz eden gölümüz tekrar hayat bulsun.” diye konuştu.
“Biyoçeşitlilik zarar gördü”
“Marmara Gölü'nün kurumaya terk edilmesi Türkiye'nin taraf olduğu RAMSAR Sözleşmesi olarak bilinen ‘Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar' hakkındaki sözleşmeye de aykırı” diyen proje paydaşlarından Gölmarmara Ziraat Odası Başkanı Erdal Ziyan ise yaptığı açıklamada, gölün kurumasının doğal yaşama etkilerinin yanı sıra çevredeki tarım arazilerine verdiği zarardan bahsetti.
Tepeli pelikan ve karabatak gibi nesli tükenme tehlikesi altında olan kuş türleri de dâhil olmak üzere 20 bin su kuşunu barındıran göl havzasının kuşlar tarafından da tek edildiğinin altını çizen Ziyan, “Bu göl binlerce bitki, kuş ve balık türüne ev sahipliği yapıyordu. Kısacası bu durum biyoçeşitliliğe de büyük zarar verdi.” dedi.
Göl havzasında yapılan tarımın da doğal hayatı bozduğunun altını çizen Ziyan, topraktaki tuzun rüzgârın etkisiyle çevreye yayıldığını ve çoraklaşmaya sebep olduğunu belirtti. Ziyan ayrıca 7 mahallede balıkçılıkla ilgilenen kişilerin de geçim kaynağının sona erdiğini sözlerine ekledi.