Justinianus Köprüsünün Tarihini Biliyormusunuz?
Sapanca Gölü’nün sularını Sakarya Nehri’ne boşaltan Çark Deresi (Melas Çayı) üzerinde yer alan Justinianus Köprüsü, Erken Bizans Dönemi’nin Anadolu’daki en görkemli anıtsal yapılarındandır.
HABERFOKUS / DAMLA ODABAŞ
Justinianus köprüsü Anadolun'nun kuzey batısında, Adapazarı'na 5 kilometre, tarihi Bitinya bölgesinde yer almaktadır. Geç Roma dönemi tarihçici Prokopius'a göre, birbirlerine bağlanmış kayıklardan oluşan seyyar bir köprü yerine inşa edildi. Güçlü akıntı nedeniyle kayıklar sık sık kopup akıntıyla yok olunca Sakarya nehri üzerindeki ulaşım her seferinde kesiliyordu. İmparator Justinianus'un taştan bir köprü yaptırması, nehir geçişinin büyük stratejik önemi ile ilgili olduğu da tahmin ediliyor, zira Konstantinopolis'ten Justinianus'un sık sık savaştığı Sasani İmparatorluğu sınırına kadar uzayan antik bir krallık yolu buradan geçiyordu.
Sangarius (bugün Sakarya nehri) olarak bilinen ve şehre adını veren nehir, hiç şüphesiz antik dönemde de kente ait bilinen en önemli unsurdur. Bu nehir, aynı zamanda tanrı olarak da tapınım görmüştür. Sangarius antik kaynaklarda “akışı çok hızlı, derinliği çok fazla…” olarak tanımlanmış olup buraya imparator Jüstinianus zamanında yapılan köprü, Nikomedia’dan başlayıp Phrygia, Kappadokia ve Suriye sınırına uzanan yolun üzerinde idi. Bizans’ın İran ile 553 yılında yaptığı anlaşmayı müteakiben inşasına başlanmış ve imparator Jüstinianus’un yöneticiliğinin 34. yılı olan 561’de sona ermiştir.
Bu köprü hakkında, kendisi de bir yazar olan ve pek çok antik müellifin günümüz-de bilinmesinde katkısı bulunan imparator VII. Konstantinos Porphyrogenetas şöyle demektedir: “Optimatum dairesi, kenarları görülmeye değer bir köprüye kavuşan Sangarius ile sınırlıydı. Bu köprü, hiçbir zaman yeterince takdir edilmeyecek olan İmparator Jüstinianus tarafından yaptırılmıştır.” Bugün kayıp olan köprünün kitabesinde de şöyle yazılı idi: “Gururlu Italia Hesperie’si gibi, bütün İran Medlerini ve barbar kabileleri gibi azgın akışı şu kemerlerle kesilen ey Sangarius! Sen de şimdi egemen bir eserin esiri olarak akıyorsun ve önceleri isyankar, tutulamaz bir şey iken, şimdi aşınmaz bir taşın zoru altında yatıyorsun.”