LİSE 2'DEN TERKİM ÜNİVERSİTEYE GİTMEDİM
'Oyunculuk aklımda yoktu' diyen Çelik, şöhret kapısını nasıl araladığından da bahsetmişti:
"Lise 2'den terkim. Üniversite okumadım, Levent Kırca'da alaylı oldum ama üniversitede astronomi ya da bilgisayar okumak isterdim. Oyuncu konservatuvarlı olmak zorundadır diye de düşünmüyorum. Tarihe bak, büyük başarılar göstermiş alaylı insanlar vardır. Çünkü bu, tanrısal bir yetenektir."
"Çocukken oyuncu olmayı düşünmedim ama hep taklitler yapardım. Hatta komşularımız "Vural sen çok komiksin, tiyatrocu olsana" derlerdi. Sonra Levent Kırca'ya gittim, "Yanınızda yetişmek istiyorum" dedim ve başladık. 1, yıl sonra Yılmaz Erdoğan ve Necati Akpınar ile tanıştık. Benim taytay dönemimde elimden tutan insanlardır onlar. Yılmaz abiye özel bir gönül bağım vardır. "Sen hiç Ateş Böceği Gördün mü?" oyununda benim için bir sahne yazdı. O eserin sahnesinde bana yer verdi, büyük gururdu. "Bayrampaşa Ben Fazla Kalmayacağım" filmi ile Bursa film Festivalinde'yiz. Fatma Girik girdi salona, ilk kez görüyorum kendisini. O dönemde "Avrupa Yakası"nda da oynuyorum. "Seni öpmeden geçemem" dedi. Dünyanın en büyük mutluluğu budur. Yasemin Yalçın, Demet Akbağ, Yılmaz Erdoğan, Levent Kırca, Nejat Uygur gibi en büyük sanatçıların ya yanındaydım, ya perdenin arkasındaydım, ya afişlerini astım ya da aynı sahnedeydim!
'ŞÖHRET BENİ DEĞİŞTİRMEDİ'
Vural Çelik, şöhretin hayatında hiçbir şeyi değiştirmediğini de anlatmıştı:
"Şöhret beni hiç etkilemedi. Ukalalık olarak algılanmasın ama gittiğim her yerde insanlar "Ağabey sen ne kadar mütevazısın" diyor. Bodrum'da bir otelin garsonu kızdı bana, "Sen ne biçim bir adamsın, insan biraz sanatçı gibi davranır, bu ağır başlılık, mütevazılık nedir" dedi. Ama şöhret öyle çok güzel bir şey değil. İnsanların gözünde güvensiz oluyorsun. Geçmişte oyuncuların şahitliği bile kabul edilmezmiş mahkemelerde. Şimdi birisinden hoşlanıyorsun, ama inanmıyor sana."