Ayrıca ziyarette, çocuklardan birinin çiğ köfte yeme isteğine Başkan Büyükakın duyarsız kalmadı. Büyükakın, okulun yakınında faaliyet gösteren çiğ köfteciyle iletişime geçti. Tepsi ve malzemeleriyle sınıfa giren esnaf, çocuklara çiğ köfte hazırladı.

''Farkındalık oluşturmak için eylemlerin yapılması çok kıymetli"
Ziyaretin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Büyükakın, özel bireylerin topluma kazandırılmasının önemini vurguladı. Büyükakın, "Özel bireylerin engelleriyle birlikte hayatta var olmalarını sağlamak, mümkünse üretime katmak, rehabilitasyonlarını daha da güçlendirerek konforlu hayat sürmelerini sağlamak, ailelerin içinde bulunduğu şartları iyileştirmek gibi bir sürü alt başlık var. Bunlarla ilgili farkındalık oluşturmak için eylemlerin yapılması çok kıymetli" dedi.

"Adeta matruşka bebekler gibidir"
Başkan Tahir Büyükakın, özel eğitim sürecinin 'matruşka bebek' gibi olduğuna dikkat çekerek, "İçine girdikçe katman katman açılan, çok detaylara varılan bir alandan bahsediyoruz. Alanı yakinen de biliyorum. Adeta matruşka bebekler gibidir. İçini açtıkça bir şey ile karşılaşıyorsunuz. Özel bireylerimizin her birini kendi dünyalarında başlı başına bir birey olarak değerlendirmek gerekiyor" diye konuştu.

"Hayatın içine ne kadar alırsanız bu iş o kadar kolaylaşır"
Tahir Büyükakın, özel eğitim sınıflarının sosyal adaptasyona katkısını ise şu sözlerle anlattı:
"Eskiden özel eğitim alması gereken bireylerin normal bireylerle aynı ortamda olmadığını biliyorduk ama bu kaynaştırmaya da vesile oluyor. Bir özel bireyi hayattan ne kadar izole ederseniz adaptasyonu o kadar zorlanıyor. Hayatın içine ne kadar alırsanız bu iş o kadar kolaylaşır. Bazı şeyleri görerek öğrenirler. Örneğin hayatı öğrenmenin en iyi araçlardan biri oyun oynamaktır. Bu çocukları siz evlerine kapatırsanız, dışarı çıkartmazsanız sosyal imkanlarını kısıtlamış olursunuz, bu da gelişime başı başına bir engeldir. Özel eğitim sınıflarının oluşturulması ve çocukların burada bir arada olmasının katkısı vardır"