USD 34,49
EUR 36,40
ALTIN 2.955,02
BIST100 9.290

FAHİŞ FİYAT VE FAHİŞ EL HAREKETİ

M. Sarıalioğlu

M. Sarıalioğlu

16 Aralık 2021 | 14:48

Değerli Dostlar,

Bu hafta Libya’da seçimlerin yaklaşması nedeniyle yaşanan diplomasiyle karışık hukuk savaşlarını ve Türkiye’nin orada verdiği mücadeleyi anlatmak isterdim. Ancak olmadı. Hani Rahmetli Erbakan Hoca derdi ya; “önce ahlak ve maneviyat” diye. İşte bu hafta orada takıldık. Toplumda ahlak meselesinin ne kadar kök bir mesele olduğuna bir kez daha şahit olduk. Türkiye Libya’daki seçimlerin Libya halkının tam olarak tercihini yansıtması için çalışıyor. Çünkü Libya halkının tercihine saygı duymayı demokrasiden önce ahlak sayıyor. Türkiye ekonomide toplumla milletle bütünleşerek yol almak istiyor. Ancak karşısına yine ahlak sorunu çıkıyor.

Değerli Dostlar,

Önce iki temel doğruyu hatırlatmak isterim: Birincisi etik demek ahlak demek değildir. Bizim medeniyetimizde etik kelimesi ahlakı karşılamıyor. Ahlakın seviyesini düşürüyor. Ahlakı, “yapsak suç değil ama yapmasak iyi olur” gibi keyfi bir düzeye indiriyor. Hâlbuki ahlak kanunlara yazılıp ifşa edilemeyecek derecede yüksek düzeydedir ve ahlaksızlık bu düzeyde bir suçtur. Millete, onun kültür ve medeniyetine karşı işlenmiş bir suçtur. Bu dünyada cezasının karşılığı bile bulunamamıştır.

Ahlak ile ilgili ikincisi doğru: “Ahlak içgüdüsel hale gelmiş bir davranıştır.” Çoğu zaman insanların ve milletlerin kriz dönemlerinde, sinir anlarında, heyecanlandıklarında, kontrolü kaybettiklerinde kendini gösterir. Toplumumuzda, zaman zaman maalesef bu duruma şahit olmaktayız. Örneğin, fahiş fiyat uygulamaları ve stokçuluk davranışları bizi yaralamaktadır. Canımızı acıtmaktadır. Özümüzden beklediğimiz ahlakı bulamayınca da yasaklara başvurmak durumunda kalıyoruz. Bir ahlaksızlığa yasak koymak ve ceza kesmek yöntemiyle çare arıyorsak yenilmişiz demektir. Bir insanın bir insandan hakkı olmayanı puslu havaları bahane ederek çalmaya çalışması yaşanıyorsa bu konuda ahlakı kaybetmişiz demektir.

Peki, kime yenilmişiz? Kapitalizm ahlakına. Protestan ahlakına. Üstelik bu yeni bir yenilgi değil. 1978-1979 yıllarında ben küçük bir çocuktum. Dedemle şehre ilk gidişimde, kepenkleri kapalı fırınların önünde sabahın köründe insan yığınları görmüştüm. Düzgün bir kuyruk bile yoktu. Kepenk açılır açılmaz ekmek selelerine ölümüne saldıran o insanları hiç unutamıyorum. Daha sonra, Batı Medeniyetinin meşhur ahlak kuralı olan “insan rasyoneldir, menfaatini düşünür.” , “İnsan insanın kurdudur” gibi söylemleri öğrenince, işte bu felsefeye biz yenilmişiz diyorum.

Sözün özü, fahiş fiyat ve stokçuluk gibi aç gözlülük olarak tabir ettiğimiz davranışlar, kapitalizmin ahlaki davranışlarıdır. Çünkü ölçüsüz bir şekilde kar güdüsü, kapitalizmin hedefidir. Bu tür davranışlar İslam ahlakına aykırı davranışlardır. Hatta İslam’a aykırı davranmak değil, İslam’a karşı bayrak açmaktır. Çünkü İslam’ın en büyük iddiası güzel ahlaktır.

Gelelim fahiş el hareketine. Siyasetçiler; milletin iyi yönlerini, köklerindeki ahlaki özleri ve değerleri su yüzüne çıkarıp onlara yaslanarak kalkınmayı hedeflemek zorundadır. Millet kavgada, maçta, kahvehanede bazı sözleri söylese de bazı hareketleri yapsa da bunların ahlaksızlık olduğunu bilir. Ayıp olduğunu bildiği için de yüzü kızarır, özür diler, belki de o meclise bir süre uğramaz olur.

Ancak bu boş bulunma hali, Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde gerçekleşince, tüm millet zan altında kalır. Tüm millet rencide olur. Tüm milletin genel seviyesinin ve alışkanlık haline dönüşmüş içgüdüsel davranışlarının bu tür davranışlar olduğu zannedilir. Ok yaydan çıkmıştır ancak yine de bu davranışı siyasetçi, birey olarak kendi üzerine aldığını ve tüm milletten özür dilediğini aynı kürsüden açıklamalıdır. Çünkü dışarıdan bu el hareketini izleyen bir Norveç vatandaşı Türk Milleti hakkında bir yargı geliştirebilir. Bu zararı kim telafi edecek? Siyasetçi üç kuruşluk oy için bu milletin imajını bu denli pervasızca kullanabilir mi?

İşte dostlar, ahlak böyle bir şeydir. Kök medeniyet değeridir. Bir milletin değer yargıları ve davranış biçimlerini temsil eder. Ahlaksız bir davranış gördüğünüzde; keşke kanunda yazılı bir suç işleseydi de bunu yapmasaydı dersiniz. Biz de vatandaş olarak böyle diyoruz.

Siyasetçiler bize umut vermeli. Bize yenilmişliğimizi kabullenip itiraf eder eder gibi zayıf davranışlar sergilememeli. Bizim onur ve gururumuzu gözü gibi korumalı.

Kalın sağlıcakla…


Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Tüm Yazılar