Denkler, “Bahçeye giderken telefonumun şarjı bitmişti. Akşam takmamışım şarja takayım dedim. Güncelleme gelince telefon ısınıyormuş, ısınmış masanın üzerine koymuştum oğlumun çalışma masası vardı buzdolabın yanında buzdolabın fişinin takılı olduğu üçlü prizde. Onu da takınca ateş mi çıktı, patladı mı? Nasıl oldu? Bilmiyorum. Kapıyı kilitledim çıktım. Tarlaya indik ablamla ve abimi aradılar, “Nagehan'ın evi yanıyor” diye. Geldim ki baktım, ev alev ateş. Kurtaracak bir şey yok eve giremiyorum her yer tutuşmuştu. Her şeyim gitti, bütün bir çöp, bir ayakkabı, bir çantamı kurtaramadım. Cüzdanımda oğlumun resmi vardı onu bile kurtaramadım, hiçbir şey kurtaramadım. Oğlumu vurdular, bir buçuk yıl oldu. Oğlumun hatıraları, aldığı koltuk takımları, TV ünitesi vardı, çalışma masası vardı. Oğlumun eşyalarını, kıyafetlerini yangından bir gün önce koklayıp ağlamıştım. Bütün montlarını, botlarını çıkarttım, evi temizledim. Babamın yattığı battaniyeyle yatıyordum ben. Annem ben küçükken öldü. Babama bağlanmıştım, babamdan sonra oğluma bağlanmıştım oğlum da gitti. Aynısını isterim ama aynısını mümkün değil. Kimse bana yapmaz” dedi.
Siz gönderin, biz paylaşalım
İhbar Hattı 0507 554 5 554