"Fazla para kazanma derdim yok"
Ayakkabı tamirciliği işine küçüklüğünden beri merakı olduğunu vurgulayan Hülya Kurak, "Trabzon'da yaşadığımız evin alt katındaki dükkanda ayakkabı tamircisi vardı. Okuldan çıktığımda onun yanına giderdim. Ömer amca bana ayakkabı tamir etmeyi öğretirdi. Hatta lise dönemimde bana dükkanı bırakıp giderdi. Dikiş dikmeyi annemden öğrendim. Küçük yaşta perdeleri kesip onlarla dikiş makinesinde bir şeyler dikerdim. Ben daha çok masa başı işi değil de kendim bir şeyler üretmek istiyordum, amacım buydu. 6 yıl bir profesörün sekreterliğini ve muhasebesini yaptım. Oradan ayrıldım ne yapabilirim diye düşündüğümde bir lostrada işe girdim. 5 yıl orada çalıştım. Orada da manevi sebeplerden dolayı anlaşamadık. Ben de, 'Kendi dükkanım olsun' dedim. Fazla para kazanma derdim yok. Başımda müdür derdim olmasın, istediğim saate işe gidip gelebileyim diye kendi dükkanımı açtım" diye konuştu.
Müşteriler kadın ustayı görünce şaşkınlıklarını gizleyemiyor
Müşterilerinin bir kadın ayakkabı tamircisi gördüklerinde şaşırdıklarını belirten Kurak, "6 yıldır İzmit'in ilk bayan tamircisiyim. Müşterilerim beni benimsedi. Özellikle bayan müşterilerimden çok güzel yaklaşımlar aldım. Erkek müşterilerim ilk dükkana girdikleri zaman 'Usta yok mu?' diye soruyorlardı. 'Usta benim' dediğimde bakıp çıkanlar oldu. Ama o insanlar sonra tekrar geldiler. Başta beni küçümseyip ‘Bu ayakkabı tamiri işini sen mi yapacaksın?' diyen ve sonrasında özür dileyip geri gelen müşterim var. Ben yaptığım işten çok memnunum" ifadelerine yer verdi.
"Kadınların yapamayacağı hiçbir iş yok"
Ayakkabı tamirciliği işinin sadece erkek işi olmadığının altını çizen Kurak, "Bu işi yapan Eskişehir'de bir kadın varmış. Ben bu işi yapan kadın arkadaşları da kendi nazarımda takdir ediyorum. Çok zor bir iş. Erkek işi olarak biliniyor ama değil. Biz kadınların ayakta durmak ve kimseye muhtaç olmamak için yapamayacağı hiçbir iş yok" şeklinde konuştu.
"Bu işi severek yapmak gerekiyor"
Bu işi yapanlara tavsiyede bulunan Kurak, "En önemli tavsiyem bu işi severek yapmaları. Ayakkabıyı yaptığımda bakıyorum beğenmediysem tekrar yapıyorum. Günü doldurmak için bu iş yapılmaz, iş yürümez. Ben tamir ettiğim işleri teslim ederken müşterilerimin, ‘Hülya Hanım bu ayakkabı benim mi, yoksa yeni mi aldınız?' dediklerinde çok mutlu oluyorum. Şu ana kadar bana gelen hiçbir müşterim yırtılan, tabanı çürüyen hiçbir ayakkabısını çöpe atmıyor. Bana ayakkabıyı getiriyorlar ve 'Buna değer mi?' diye soruyor çünkü para kazanmak için bunu yapmayacağımı biliyorlar. Bazen, 'Buna değmez, git taksitle başka ayakkabı al' da diyorum" diye konuştu.