USD 34,65
EUR 36,34
ALTIN 2.926,02
BIST100 9.636

El Hamra Sarayı nerede, hangi ülkede?.

YKS'nin ilk oturumu olan TYT oturumunda El Hamra Sarayı'nın sorulması üzerinde bazı sorular gündeme geldi. El Hamra Sarayı'na ait detayları merak eden adaylar, konu hakkında internet üzerinden araştırmalara başladı. .

El Hamra Sarayı nerede, hangi ülkede?.
19 Haziran 2022 | 09:55
Son Güncelleme:

El Hamra Sarayı, İspanya'nın Endülüs bölgesinde Granada kentinde yer almaktadır ve İslami Arap mimamirisinin Qal'at Al Hamra mimari anlayışı ile saray ve kale yapısına uygun inşa edilmiştir.

EL HAMRA SARAYI HANGİ DÖNEME AİT?

El Hamra Sarayı, Roma dönemi surlarının üzerine inşa edilmiştir. 13. y.y. ortalarına kadar onarımı devam edilen Saray, Gırnata Emiri Muhammed Nasır döneminde bugünkü görünümüne kavuşmuştur.

EL HAMRA SARAYI HAKKINDA

Saraya ait ilk yapılanma, MS 889'a tarihlenen Roma Dönemi surlarının üzerine küçük bir kale inşa edilerek başladı. 13. yüzyılın ortalarına kadar bir onarım yapılmayan kale, Gırnata Emiri Muhammed Nasır döneminde bugünkü görünümüne kavuştu. 1333'te Gırnata Sultanı I. Yusuf, kaleyi hükümdarlık sarayına dönüştürdü. 1492'de bölgede yeniden Hristiyan hakimiyetinin sağlanmasının ardından, saraya kısmen Rönesans mimarisinin etkilerinin görüldüğü çeşitli eklemeler yapıldı.

El-Hamra'nın yapımı devam ederken Endülüs'ün diğer önemli iki şehri Kurtuba ve Sevilla (1236 ve 1248'de) Hristiyan Kastilyalıların eline geçmiştir ve oradaki Müslüman halk çeşitli işkencelere uğramıştır.

SARAYIN BETİMLEMESİ

Girift bir yapıya sahip olan El-hamra Sarayı, birbiriyle bağlantılı odalar ve salonlar, bu mekânların arasında yer alan avlular, yeşil alanlar, fıskiyeli havuzlar, akar çeşmeler ve bahçelerden oluşmaktadır. Ama tüm bu mekânlar belli bir düzen içinde dizilmiştir. Bu düzen, Yahya Kemal Beyatlı'nın İspanya'da ki elçilik görevi sırasında (1929) kaleme aldığı satırlarda şöyle özetlenir:

El-hamra'ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken harikulade bir mekân içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor.

Saray içindeki tüm oda ve salonları çepeçevre dolaşan bir sözcük, Orta Çağ'ın ünlü, Endülüs'teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin de önemli sarayı sayılan El-Hamra'nın sırrını için söylenen Arapça bir cümledir. Bu sözcük, " Allah'tan başka galip yoktur" anlamını taşır. Bu bakımdan El-Hamra, Allah'ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray yoktur.

Sarayın çok uzun yıllar kendi haline bırakıldığı, evsiz insanlara barınak haline geldiği bilinmektedir. Bu dönemde bakımsızlıktan dolayı bazı yerlerde duvar kabartma süsleri dökülmüş, hor kullanmadan dolayı kapı ve pencereler tahrip olmuştur. Sarayın mexuar (Divan Odası) denen idari bölümü avlusunun bir zamanlar koyun ağılı olarak kullanıldığı, yine bu bölümün arka kısmında kapel haline çevrilen ibadethaneye geçiş için bir duvarın yıkılarak kapı haline dönüştürüldüğü bilinmektedir.

Sarayın harem kısmındaki bir oda ise 1829 yılında Washington Irving'in ikametine tahsis edilmiş ve Amerikalı yazar bu odada El-Hamra ile ilgili anılarını kaleme almıştır. Granada'nın 1492 yılında düşüşünden sonra V. Karl Sarayı'nın yapımı için El-Hamra'nın bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. Bu yıkılan bölümlerin neler olduğu, bu yıkımla sarayın neler kaybettiği ise hiçbir zaman öğrenilememiştir.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen El-Hamra'nın ayakta kalmak için zamana karşı direndiği söylenebilir. 19. yüzyıl sonunda başlayan restorasyon çalışmaları 20. yüzyılda, yabancı ziyaretçilerin artışı sonucu hız kazanmış, sarayın yavaş yavaş eski ihtişamına kavuşmasına katkı sağlamıştır. İspanyol makamlarının restorasyonda süslemelerin aslına ve obje fonksiyonlarına mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettikleri de bilinmektedir.