EFSANELER ŞEHRİ SAKARYA
Tunahan Eren Arslan
Sözlü kültür ürünleri, bünyesinde topluma ait olan gelenek, görenek ve folklorik özellikleri içeren önemli türlerdir. Teşekkül ettiği toplumun hayal ve inanış gücünü yansıtan kültür ürünlerinin başında efsaneler gelmektedir. Sözlü kültür ortamında oluşan ve sözlü edebiyat geleneğinin bir türü olan efsanenin en kısa ve özlü tanımı “gerçek veya hayalî muayyen şahıs, hâdise veya yer hakkında gerçek olduğuna inanılarak anlatılan hikâye” şeklindedir. Efsane, halk edebiyatının sevilen türlerindendir. Halk diğer türlerin aksine efsanelerin gerçekliğine inanmaktadır. Bu minvalde efsane anlatma geleneği günümüzde de varlığını sürdürmektedir.
Efsaneleri ortaya çıkartan, yaşatan ve gelecek nesillere aktaran insandır. Efsanelerin günlük yaşam içerisinde anlatıldığı ve insanların mekânlar yoluyla anılarını kültürel bellek mekânı olan efsanelere aktardığı şehirlerden birisi de Sakarya’dır. Sahip olduğu tarihi, kültürel, turistik değerleri, zengin florası ve faunasıyla Sakarya, kendine özgü coğrafi yapısı ve doğal güzellikleriyle insanları kendisine hayran bırakacak özelliklere sahiptir. Dağları, ovaları, nehirleri, barajları, şifa kaynakları, tarihi eser ve değerleri, yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla ülkenin önemli şehirleri arasında yer alan Sakarya, efsaneleriyle de ilgi çekmektedir.
Bu efsanelerden en meşhuru şehrimize ismini verdiği düşünülen “Sakar Baba Efsanesi”dir. Sakar Baba Türbesi şehrimizin Erenler ilçesinde yer almaktadır. Türbe, yatır ve ziyaret yerleri kutsal mekân hüviyeti taşıyan müstesna yerlerdendir. Sakaryalılar için çok değerli olan ve sürekli ziyaret edilen bu türbenin halk arasında dolaşan anlatısı epey ilginçtir.
Efsaneye göre bir gün Sakar Dede adlı bir ermişin yolu Adapazarı’na düşmüş. Sakarya Nehri üzerindeki Beşköprü’yü geçerken Bizans askerleri tarafından durdurulmuş ve kendisinden geçiş ücreti istenmiş. Eren, parası olmadığını ve veremeyeceğini söylediyse de kimse oralı olmamış. Geçiş izni istemiş; ama izin verilmediği gibi kendisine hor davranılmış ve hakaret işitmiş. Dede eliyle Kirazca Köyü yönünü işaret ederek dua etmeye başlamış. Daha duası bitmeden nehir yatak değiştirerek Sakar Dede’nin gösterdiği ovanın başka yönünden akmaya başlamış. Sakar Dede köprüden geçenlerden para isteyen zalim kişiyi lanetlemiş olduğundan, nehir yolunu değiştirmiş ve köprü kuru toprak üzerine kalmış. O yüzden Sakar Baba’da şu dizeleri söyleyip suya dalmış ve karşıya geçmiştir:
“Geçme namerd köprüsünden
Ko aparsın su seni
Sinme tilki gölgesine
Ko yesin aslan seni”
O günden itibaren yeni yatağından akan bu nehir halk arasında “Sakarya Nehri” adını almıştır. Ve o gün bugün Erenler Tepesi’nin eteklerindeki türbede yatan ermişin “Sakar Dede” olduğuna inanılmış.
“Sakar Dede”den söz ederken “Sakar ya…” biçiminde halk arasında söylenişinin yaygınlaşmasından sonra “Sakarya” adı ortaya çıkmıştır. Yani Sakarya adını bir Anadolu ereninden almıştır. Günümüzde Erenler ilçesinin sınırları içinde türbesi de bulunmaktadır. Selçuklular, Anadolu’nun tamamı Türklerin egemenliği altına alınınca nehre ve çevresine bu erenden dolayı “Sakarya” adını vermişlerdir.
İlimize dair Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün yayımlamış olduğu daha pek çok efsane var. Sakarya’da inanç, dinî, doğa, şifa ve kültür turizmine dair önemli olgular bulunmaktadır. Sahip olunan bu değerler bölgede anlatılan efsanelerle sunularak turistik tanıtım amacıyla kullanılabilir. Nitekim bu efsaneleri dinleyen insanlar merak güdüsüyle hareket ederek bahsedilen yerlere karşı ilgi duymaya başlayacaktır.