“Varlığın yalnızca maddeyle; bilginin sadece aklın verileri ile izah edildiği, alemin sadece dünyaya indirgenip ahiretin yok sayıldığı bir çağa tanıklık ediyoruz, yani dünyevileşme çağı. Savaşların, işgallerin, katliamların kıskacında, masumların feryatlarının arşı titrettiği kirli bir zamana şahitlik ediyoruz.
Can Azerbaycan’ın 30 yıl boyunca Karabağ toprakları nasıl işgal edildi, nasıl cinayetler işlendiyse bugünde Filistin’de görüyoruz. Topyekun bir halk, tüm dünyanın gözü önünde yok ediliyor, soykırıma uğruyor. Gözü dönmüş zalimler, insanlıktan nasibini almamış katiller, Gazze’yi, Filistin’i, Lübnan’ı ve nice masum coğrafyayı kan ve gözyaşı diyarına çeviriyor. Tarihi eserleri, tabiatı, medeniyeti tarumar ediyor. Bizler, küresel kötülükler karşısında, hukuk, vicdan, merhamet zemininde birlik, beraberlik içerisinde hareket etmek zorundayız.”
“İnsanı çevreyle kavgalı hale getiren bir hayat tasavvuru, dünyayı felaketlere sürüklüyor”
Erbaş, “Teknolojinin adeta kutsandığı bu çağ, anlam ve değerler ekseninde bir ahlak ve medeniyet krizi yaşıyor. İnsanı varoluş gayesinden uzaklaştıran, çevreyle kavgalı hale getiren bir hayat tasavvuru, dünyayı felaketlere sürüklüyor. Küresel ölçekte yaşanan çevre sorunları, sadece insanoğlunu değil tüm ekolojik sistemi, eko sistemdeki tüm varlıkları tehdit ediyor” diye konuştu.
“Nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların çevreye verdiği zarar korkunç boyutlara ulaştı”
Bugün gücü, tüketimi, tahakkümü hayatın merkezine koyan bir anlayışın, yeryüzündeki tüm doğal dengeyi tahrip ettiğine dikkati çeken Erbaş, şunları kaydetti:
“Endüstriyel üretim, ekonomik büyüme, istihdam, refah gibi kavramlara sığınılarak doğal kaynakların, ekolojik çevre ölçüsüz şekilde istilaya maruz kalmıştır. Bu süreçte, çevresel felaketler, küresel ısınma, gıda güvensizliği, doğal kaynakların talan edilmesi, havanın, suyun, toprağın korkunç şekilde kirletilmesi hep göz ardı edilmiştir. Daha da vahim olan, nükleer, radyoaktif, biyolojik ve kimyasal kitle imha silahlarının çevreye verdiği zarar korkunç boyutlara ulaşmıştır. Açıkça ifade etmek gerekir ki tüm bunlar gelişmiş ülkeler tarafından yapılmıştır ve yapılmaktadır.”
“İnsan tabiatın hakimi değil emanetçisidir”
İslam’a göre insanın, doğal çevre üzerinde sınırsız tasarruf hakkına sahip olmadığını kaydeden Erbaş, “İnsan tabiatın hakimi değil emanetçisidir. Bu yüzden insan tabii çevreden ve Allah’ın nimetlerinden faydalanma esnasında tam bir kulluk ve ibadet bilinciyle davranmalıdır. Kainatın bir parçası olduğunu bilmeli, kendisine bahşedilen nimetleri doğru kullanmalı, doğal dengeyi korumalı, bunu da şuur ve samimiyetle yapmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
“Çevreye yönelik merhametten yoksun yaklaşımların olumsuz sonuçları apaçık ortadadır”
Erbaş, ekolojik sorunların, küresel ısınmanın, çevre kirliliğinin çözümünün, bireysel, toplumsal, ulusal, evrensel düzeyde ciddi bir tavır ve davranış değişikliği gerektirdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
“Çevreye yönelik merhametten yoksun, sorumsuz, umarsız ve hoyratça yaklaşımların olumsuz sonuçları apaçık ortadadır. Dolayısıyla sözü edilen olumsuz tablo, insan-çevre ilişkisini sorumluluk, emanet, güzel ahlak ve salih amel bağlamında yeniden gözden geçirmenin elzem olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Aksi halde insanın, kendisini de helak edecek büyük bir tahribatın ve son tahlilde topyekun bir yıkımın yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Bu yakın tehdit karşısında insanlığın emniyeti ve dünyanın daha emin, daha temiz ve daha güzel olması için insani ve ahlaki değerler ekseninde bir farkındalık oluşturulması önem arz etmektedir. Dini liderler en azından güçlü ikazlarını ve manevi rehberlik vazifelerini hakkıyla yerine getirmeye gayret etmelidir”
Erbaş, iklim değişikliği sorunlarının çözümünde dinlerin rolünü vurgulamak amacıyla düzenlenen zirvenin hayırlara vesile olmasını dileyerek, “Zirvenin aynı zamanda birçok felakete sebebiyet veren kitle imha silahlanma yarışına son verilmesi, savaşların durdurulması ve çatışmaların barışçıl yollarla çözümü hususunda da tüm dünya ülkelerine etkili bir çağrı olmasını umut ediyorum” şeklinde konuştu.
Zirveye, Azerbaycan Başbakanı Ali Asadov, Azerbaycan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Muhtar Babayev, Azerbaycan Kafkas Müslümanları İdaresi Başkanı Şeyhülislam Allahşükür Paşazade ile Birleşmiş Milletler (BM) Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Angel Moratinos da katıldı.