Dillere destan aşkın adresi : Taç Mahal
İslâm türbe mimarisinin en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilen Taç Mahal, Bir İngiliz lordu olan Edward Lear’ın da dediği gibi “Dünyada insanlar ikiye ayrılır: Taç Mahal’i görenler ve görmeyenler”
Taç Mahal, Hindistan'ın Agra şehrinde, 1631-1654 yıllarında inşa edilmiş anıt mezar. Dünyanın yeni 7 harikasından biri ve şüphesiz Hindistan denince ilk akla gelen yer. “Hindistan’daki Müslüman sanatın mücevheri ve dünya mirasının evrensel başyapıtlarından biri” olarak 1983’ten beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Simetrisi, mimari güzelliği, karmaşık kaligrafisi, değerli taş kakmaları ve görkemli bahçesiyle ziyaretçilerini hayretler içinde bırakıyor. Bir eş adına yapılan anıttan daha fazlası olan Taç Mahal; Şah Cihan’ın ölen ruh eşine olan daimi aşkının ilanıydı. Hindistan’ın Agra şehri yakınlarındaki Yamuna Nehri’nin güney kıyısında konumlanan Taç Mahal’in inşası 22 yıl sürdü ve sonunda, 1653’te tamamlandı.
Agra şehrindeki Taj Mahal Hindistan’da az vakti olanlara önerilen Altın Üçgen (Golden Triangle) rotasında yer alıyor. Taç Mahal insanlığa armağan olmuş nice büyük eser büyük bir aşkın eseri. Bazı insanlar Taç Mahal’i bir Hindu tapınağı ya da 4 minareli bir cami olduğunu sanıyor ancak Taç Mahal Babürler’in şahı Cihan’ın, çok sevdiği eşi Ercümend Banu-Begüm Mümtaz Mahal için yaptırmış olduğu bir türbe. Şah karısı için bu türbeyi yaptırmak için bugünün parasıyla 1,062,834,098 dolar harcamış.
Ekber Şah’ın torunu olan ve ismi “dünyanın kralı” anlamını taşıyan Şah Cihan , sevgilisiyle 1607 yılında tanıştı; henüz Babür İmparatorluğu’nun beşinci imparatoru olmamıştı. 16 yaşında olan -o zamanki adı ile- Prens Hürrem (Khurram); kraliyet çarşısı etrafında dolaşıyor, tezgahlarda çalışan yüksek konumdaki ailelerin kızlarıyla flört ediyordu. Bu tezgahlardan birinde Prens Hürrem, babası yakında başbakan olacak ve halası Prens Hürrem’in babasıyla evli olan 15 yaşındaki Ercümend Banu Begüm ile karşılaştı. Agra’da yer alan Babür sarayındaki şairlere göre sonraki adıyla Mümtaz Mahal öyle güzeldi ki ay bile Mümtaz Mahal’in önüne çıkmaya utanıp yüzünü saklıyordu. Bu, ilk görüşte aşk olsa da, ikilinin hemen evlenmesine izin yoktu. Prens Hürrem ilk olarak Kandahari Begüm ile evlenmek zorundaydı. Ercümend Banu Begüm ise daha sonra üçüncü eşi olacaktı. 27 Mart 1612’de Prens Hürrem ile “sarayın seçilmişi” anlamına gelen Mümtaz Mahal adını verdiği sevgilisi evlendi. Mümtaz Mahal güzel olduğu kadar zeki ve yumuşak kalpliydi de. Halk, Mümtaz Mahal’e, kendilerini önemsediği için azımsanmayacak derecede hayrandı. Mümtaz Mahal, onlara yemek ve para verildiğinden emin olmak adına titizlikle dulların ve öksüzlerin bir listesini yaptı. Şah Cihan ile Mümtaz Mahal’in 14 çocuğu oldu fakat bunların sadece yedisi bebeklik döneminden sonrasına kadar yaşayabildi. Mümtaz Mahal’i öldürecek olan, 14. çocuğunun doğumuydu.
1631’de, Şah Cihan’ın hükümdarlığının üçüncü yılında, Khan Jahan Lodi liderliğindeki bir başkaldırı devam etmekteydi. Şah Cihan; ordusunu, gaspçıyla çarpışabilmek için Agra’dan yaklaşık 643 kilometre uzaklıktaki Dekan’a götürdü. Her zamanki gibi Mümtaz Mahal de, hamileliğinin son aylarında olmasına rağmen, Şah Cihan’a eşlik etti. 16 Haziran 1631’de, ordugahın ortasında itinayla dekore edilen bir çadırda, sağlıklı bir kız bebek dünyaya getirdi. İlk başlarda her şey normal gibi görünüyordu ancak Mümtaz Mahal yakında ölecekti.