DİL VE GELİŞMİŞLİK
Servet Kızılay
“Gelişmiş-lik” kavramı; modern anlamda büyük bir barbarlığı, vahşiliği, İlkelliği gösteriyor. Oysa tüm bunların tam tersi anlamda olduğu, tam tersi anlama geldiği iddia ediliyordu. “Gelişmemiş, Gelişmekte olan ve Gelişmiş Ülkeler” de belirli standarda bağlanmış ekonomik göstergeler gibi anlatılsa da; bunun gerçek anlamı, “Kolonyalize olmuş-gelişmemiş, Kolonyalize etmeye aday-gelişmekte olan ve Kolonyalist-gelişmiş ülkeler” şeklindedir. Sosyal bilimciler ve aydınlar, Kolonyalizmi ellerinden geldiği kadar yumuşatmaya çalışsalar da gelişmişlik ve kolonyalizm arasında direkt ilişki kuranlarla alay etseler de onun katı gerçekliği ortada durmaktadır. Yüzlerce örnek, gelişmişlikle kolonyalizm arasında sahici ilişkiyi sabitlerken ve rahatça gösterebilirken onlar gelişmişliği ısrarla özgür-bağımsız bir “Üretim” ile görmek ve böyle göstermek isterler. Burada onlara yardım yetişen örnekler ise Japonya-Malezya gibi Asyalı ülkeler olmaktadır. Nedense burada Afrika ve Latin-amerika onlara ispat edici bir örnek olarak imdada yetiş(e)mez. Oysa Japonya düne kadar Asya’nın bugünkü ABD’si ya da İngiltere’sidir. Honk Kong’un gelişmişliğini İngiltere’ye bağlamadan açıklamaya çalışmak ise, ayrıca büyük bir yetenektir. Bugün dünyamızı cehenneme çeviren “Gelişmişlik” üretim-tüketimde Kolonyalist mantıktan ayrı ele alınamayacağı gibi her yeri tek tipleştiren 5000 Yıldan fazla geçmişe sahip en büyük medeniyetlerden biri olan Çin’i gece gündüz vida sıkan insan yığınına çevirmiştir. Kısacası; Gelişmişliğe sahip olmak demek; Kolonyalist olmak, üretim-tüketimde aynı standartlarda kalmak demektir. Gelişmişlik hem düşünce hem olgu hem de olay olarak Kolonyalist efendilerin kölelere bir armağanıdır. Dolayısıyla “İlkel kabile”lerin olumlu anlamda gelişmiş olduğunu, gelişmişliği yakalayabildiğini anlamamız için tüm dünyamızın yıkılması gerekmektedir.
Dil ve Gelişmişlik maddi gelişmenin dışında düşünce ve kültür alanını işaret etse de burada da “Gelişmişlik” çok farklı anlama geleceği görülebilir: Şayet birden çok dil (çok dillilik) gelişmişlik düzeyini gösterirse o halde dünyanın en gelişmiş insanlarının bugün en aşağıladığımız insanlar olması gerekir. Sadece Pakistan’da 60’tan fazla dil konuşulur. Bu diller içinde Urduca-Farsça-Hintçe-Arapça-Tibetçe gibi büyük medeniyet dilleri bulunur. Ayrıca Kolonyalistin dili olan İngilizce resmi dildir. Herhangi bir sıradan Pakistanlı kendi dili hariç ortalama en az 4 dil bilir. Aynı şey Afganistan ve Afganlılar için de geçerlidir. Orada da Peştuca, Farsça, Arapça, Hintçe, Özbekçe, Türkmence, Türkçe, Urduca ve kolonyalist dil olan İngilizceyi bilinir. Ortalama herhangi bir Afgan kendi dili hariç en az 3 dil bilir. Ülkemize gelen Afgan öğrencileri ortalama 5 dil bilmektedir. Lakin Batı dışındaki çok-dillilik de “ilkelliğin”, “yerelliliğin” “bölgesel-kabilesel olmanın” bir göstergesi olmaktan kurtulamaz. Bunun nedeni ilmi olmaktan çok uzaktır; güçle ve güçlüyle açıklanmalıdır. Gelişmişliği insanlığa hediye eden Kolonyalist Batının kendi dili dışındakilere tahammülü de, O dilleri öğrenme istediği de yoktur. Avrupa halkı hakim (kolonyalist) dil olan İngilizceyi bile yüksek oranda konuşamamaktadır. Mesela Almanlar, İngilizceyi okullarda öğrenmekle birlikte bir İngilizle sokakta anlaşmakta büyük sıkıntı çeker. Aynı durum doğu-Avrupa ülkeleri, İspanya- Portekiz vb ülkelerde de yaşanır.
Gelişmişliği hediye eden, insanlara en büyük ve kutsal hedef gibi sunan Kolonyalistler, sömürdükleri ülkelerde dil katliamı yapmaktan kaçınmamışlardır. Özgürlüğün adreslerinden biri olan, dünya üzerinde 14 ülkeyi sömüren Fransa, gittiği her ülkede halka kendi dilini yasaklamış Fransızca konuşmaya katlederek zorlamıştır. Mağrip’te (Fas-Tunus-Cezayir-kısmen Libya) yaptıkları halen hafızalardan silinmemiştir. Öte yandan Mağrip’liler efendilerin dili yani Fransızca bilmelerine konuşmalarına, yazmalarına rağmen ne maddi ne de manevi (düşünsel-kültürel) gelişmişlik içinde yer almadı görülmüştür. İngilizce dünya üzerinde “Anadil” ve ikinci dil olarak resmi verilere göre 1.8 Milyar insanın konuştuğu kolonyalist yamyam bir dildir fakat onu “Anadil” Anasının dili yapanlar bile “gelişmiş” olarak kabul edilmez. Demek ki; Dil üzerinden gidildiğinde ‘gelişmiş dil’den ziyade gelişmişlerin-kolonyalistlerin dilinden bahsetmek daha isabetlidir.
Tanzimattan beri her alanda efendilerin izinden yılmadan azim ve kararlılıkla giden Türkiye dil konusun da, dil-politikaları konusunda da büyük bir tutarlılıkla efendilerin izinden ayrılmadan onu takip etmiştir. Ülkenin çeyreğinden fazlasında Kürtler olmasına rağmen (Kürt olmayan) kimse onu öğrenmez ve konuşmaz. Bu tavır, tamamiyle Batı’dan satın alınmış bir tavırdır. Yani bu tutum, Dinin de bu coğrafyanın da kültürün de yabancısı olduğu bir durumu gösterir. Diğer yandan Kürtler de yüksek oranda olmasa bile çok-dillilik avantajına sahiptir. Bir Kürt; Türkçe, Arapça ya da Farsça gibi dillerden en az birini ya da ikisini bilir.
“Gelişmiş” İlkel kolonyalistlerin dilini öğrenmek/öğretmek ile gelişmiş dil öğrenme/öğretme arasında ciddi uçurum bulunur. Bugün bizler Batı’lı (efendilerin) gözüyle Afganlıyı ya da Pakistanlıyı rahatlıkla aşağılayabiliyorsak bu vahim kölelik durumu, meseleyi anlamayı ve kavramayı engellediğindendir. Burada net olan şey; çok-dillilik üzerinden gelişmişlik değildir; gelişmişler (efendiler) üzerinden dile bakılmasıdır. Böylelikle Batı’lı bir dili bilmek, gelişmişliğin bir başka kriteri sayılmıştır.
Artık kimse “Gelişmişlik” için başka bir insanın sırtına basmayı kötü saymıyor. Kendi devletlerinin coğrafyada “güçlü” olabilmesi için komşu devletleri (efendileri değil) yok etmesini normal hatta gerekli görüyor. Sistemin Seküler ideolojisi insanı kurd olarak, ekonomik bir hayvan olarak tanımladığından beri “Gelişmişlik” en yüksek ve kutsal olmayan kutsal hedef haline geldi, geliyor.
Bugün Türkiye’dekilerin de rahatlıkla aşağıladığı; Afganlılar, Pakistanlılar, Suriyeliler, Iraklılar, Araplar, Kürtler insanlık tarihinin en zirve medeniyetine sahiplik etmiş kimselerdir ve halen en yüksek medeniyeti temsil ederler. Çünkü “Gelişmişliğin” ölçüsü Kolonyalist Batı bu gerçeği susturmak için halen buralara bombalar atmaya devam eder.