Cumhuriyet tarihi boyunca da kimi dönemlerdeki sıkıntılı uygulamalara rağmen Demokrat Parti iktidarıyla birlikte bu ilkelerin daima gözetildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Ağustos 2001’de AK Parti'yi kurarken partimizin ismini bile bu ilkelere göre belirleyerek milletimize güvenliği, adaleti ve ekonomik kalkınmayı en üst seviyeye çıkarma sözü verdik. Karşılaştığımız tüm engellere, tüm zorluklara rağmen hamdolsun tüm bu konularda geçmişle kıyas dahi götürmez başarılara imza attık. Elbette bizim dönemimizde de bu başlıkların hayata geçirilmesinde kimi eksikler, hatta yanlışlar yaşanmış olabilir. Ancak her üç husustaki samimiyetimizi ve sözümüze bağlılığımızı kimse sorgulayamaz. Burada şu noktayı öncelikle vurgulamak isterim; biz her zaman kendi iç muhasebesini cesaretle yapan, nerede eksiğimiz varsa üzerine kararlılıkla giden bir kadroyuz. Toplumun nabzını tutma, millete kulak verme noktasında da rakiplerimize göre daima birkaç adım öndeyiz. Milletimizin beklentilerine cevap üretme irademiz halen çok güçlüdür” şeklinde konuştu.
"İnsanlarımızın sokakta, evinde, iş yerinde hiçbir endişe duymadan hayatını, güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız"
Siyaset kurumunun asli görevinin de zamanla ortaya çıkan yeni meselelere çözüm bulmak olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde yaşanan kimi cinayetler ve müessif hadiseler üzülerek görüyoruz ki milletimizin kendini güvende hissetme ve adaletin tecellisi konusunda tereddüde düşmesine sebebiyet vermiştir. Ülkemizin 2018 yılından beri küresel siyasi gerilimlerin, Covid salgınının yol açtığı çok boyutlu krizlerin ve bölgemizde süregelen çatışmaların etkisiyle yaşadığı ekonomik sıkıntılar da bu tablonun bir parçasıdır. Milletin ülkeyi yönetme sorumluluğu yüklediği cumhurbaşkanı olarak kabinesiyle, Meclis grubuyla, parti yönetimiyle karşımızdaki bu fotoğrafı doğru okumak ve gereken tedbirleri almak en başta gelen vazifemizdir. Uyguladığımız ekonomi programıyla 6 yılın birikimi olan sıkıntıları çözme yolunda önemli mesafe katettik. İnşallah sene başından itibaren rahatlama, insanımızın günlük hayatına da net şekilde yansımaya başlayacaktır. Sınır güvenliğimiz konusunda hem terör örgütleriyle mücadele hem komşu ülkelerle ilişkiler hususunda gayet iyi bir seviyeye geldik. Toplumda güvenlik ve asayişin temini noktasında geçmişe ve birçok Avrupa ülkesine kıyasla çok iyi bir yerdeyiz. Son dönemde ardı ardına gelen bir polis memurumuzun şehit edilmesinden genç kızlarımızın vahşice katledilmelerine kadar bir dizi hadise milletimizde haklı bir tepkiye yol açmıştır. Onlarca kaydı olan kriminal tiplerin ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşması herkes gibi bizi de rahatsız ediyor. Pazartesi günü yaptığımız Merkez Yürütme Kurulu toplantımızda bu olayları enine boyuna değerlendirdik. Milletimizin sesine kulak vererek bu çerçevede bazı önemli adımlar atma kararı aldık. İnsanlarımızın sokakta, evinde, iş yerinde hiçbir endişe duymadan hayatını, güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Emniyet teşkilatımız içinde bir zafiyet varsa neşteri vurup bunu gidereceğiz. Adalet sistemimizde tıkanıklık varsa, yanlışlık varsa neşteri vurup Allah'ın izniyle onu da çözüme kavuşturacağız. Medyada ve sosyal medyada suça özendirme, suçu teşvik etmede sorun Varsa gerekli müdahalede bulunacağız. Suçu önlemeden suçla ve suçlularla mücadeleye yargılamalardan infaz ve ıslah sistemimizde nerede boşluk varsa mutlaka hal yoluna koyacağız” dedi.
Bu sorunların çözümü için bir dizi düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunun altını çizen Erdoğan şöyle konuştu:
“Öncelikle çok sayıda suç kaydı olan kişilerin bu eğilimlerinin yargılama safhasında görülebilmesini ve dikkat Alınmasını sağlayacağız. Bilindiği gibi mevcut durumda seri suç işleyen kişilerle ilgili açılan onlarca dava olmasına rağmen bunlar sonuçlanmadan kayıtlarda gözükmüyor. ilk derece mahkemesi istinaf, Yargıtay derken bir cezanın kesinleşmesi 5 yıla hatta 7 yıla kadar uzayabiliyor. Bu süreçte suçlu kişi yeni işlediği cürümlerde herhangi bir sabıka kaydı olmadığı için tutuklama olmadan yargılanabiliyor. Özellikle suçu geçim kaynağı haline getirenler ile suçta kibirlenenlerin, sistemin bu yönünü istismar ettiklerini görüyoruz.Kanunların suçlu lehine işlemesi anlam gelen bu çarpıklığı düzeltmek için iki önemli adım atmayı planlıyoruz. Bunlardan ilki kurumsal düzenlemeye, ikincisi seri suç işleyenlerin tutuklanabilmesi uygulamasının kolaylaştırılmasına yöneliktir. Yargı erkini güçlendirmek amacıyla Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir birim farklı mahkemelerde örülen davaları, düzenlenen iddianameleri, hatta emniyet kayıtlarını toparlayarak bunlarla ilgili gerekli incelemeleri yaptıktan sonra savcılarımızın ve hakimlerimizin dikkatine sunacaktır. Gereken kanuni düzenlemeleri yaparak mesela 5 suç kaydı olan birinin diğer davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklemeden yeni suçlar işleme eğilimi dikkate alınarak tutuklu yargılanabilmesinin önü açılacak.“
Tutukluluk süresinin kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı bir şekilde belirleneceğini söyleyen Erdoğan, “Elbette bu husus toplum vicdanını yaralayan belirli suçlar için geçerli olacaktır. Toplumda infiale neden olan bir diğer husus ise pratikte 5 yıldan, hatta 6 yıldan az ceza alanların maalesef hiç cezaevine girmeden hayatını sürdürebilmesidir. Bu durumun önüne geçmek için yine belirli suçlarda infaz hükümlerinin ancak mesela alınan cezanın yüzde 10’u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Örneğin 3 yıl ceza almış bir kişi, yaklaşık 3 buçuk ay cezaevinde kalmadan serbest kalmasıyla neticelenecek hükümlerden yararlanamayacaktır. Böylece suç işlemeye teşebbüs edecek kişilerin her halükarda ceza evine gireceğini bilerek kendini kontrol etmesi sağlanacak ve pervasızca etrafa saldırmasının önüne geçilecektir. Adalet Bakanlığımızdan ve Meclis Grubumuzdan çerçevesini ifade ettiğim bu düzenlemelerin teknik çalışmalarını Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımızla da istişare ederek süratle tamamlamalarını bekliyoruz. Burada artık iyice kontrolden çıkan bir riske de dikkat çekmek istiyorum” açıklamasını yaptı.
"Cinayet vakaları insanımızın ailecek televizyon izlediği saatlerde en ince detayına kadar anlatılıyor"
Son dönemde medya organlarının özellikle reyting kaygısıyla basın ilkelerini umursamayan son derece sorunlu bir yayın politikası izlemeye başladığını ifade eden Erdoğan, “İfade tutanaklarından polis kayıtlarına kaynağı belirsiz iddialardan önü sonu belli olmayan videolara kadar her türlü bilgi, belge ekranlarda çarşaf çarşaf yayınlanıyor, haber ve tartışma programlarının saatlerce konusu oluyor. Habercilik adına üzülerek söylüyorum. Mağdurlar tekrar mağdur ediliyor. Cinayet vakaları insanımızın ailecek televizyon izlediği saatlerde en ince detayına kadar anlatılıyor. Bu tür olaylarda meselenin sosyal öğrenme boyutu ne yazık ki göz ardı ediliyor. Bunu kabul etmemiz, buna rıza göstermemiz söz konusu olamaz. Basınımız, medyamız elbette özgür olmalıdır, ama bu bilhassa toplumsal olaylarda sorumlu yayıncılık yapmaya mani değildir. Radyo Televizyon Üst Kurulumuz bu konuları daha hassas takip etmelidir. Burada şunun bilinmesinde fayda görüyorum: Yargı organlarımızın bağımsız, tarafsız ve objektif faaliyet yürütmesinin yanı sıra toplumda adalet duygusunun güçlendirilmesi için bugüne kadar hiçbir fedakârlıktan kaçmadık, hatta her türlü desteği sağladık. Teknolojiyle beraber ortaya çıkan yeni sınamalar karşısında mülkün temeli olan adaletin tesisi en öncelikli meselemizdir. Her ne sebeple ortaya çıkarsa çıksın cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, toplumun güvenlik ve adalet konusundaki kaygılarını süratle gidermek boynumuzun borcudur. Aksi takdirde hep birlikte milletimize karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmemiş oluruz. Böyle bir vebalin altına da giremeyiz. Adalet hizmetlerinin iyileştirilmesi noktasında 22 yılda yaptığımız onca reforma, onca başarımıza, onca emeğimize kendini bilmezlerin gölge düşürmesine eyvallah etmeyeceğiz” açıklamasını yaptı.