Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi devam ettireceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kadına ve çocuğa yönelik şiddette zafiyet görüntüsüne asla izin vermeyecek, 'şiddete sıfır tolerans' ilkesiyle mücadelemizi devam ettireceğiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Yeni yasama yılının ilk grup toplantısının hayırlı olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TBBM’ye, siyasi partilere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, tüm meclis çalışanlarına yeni yasama yılında tekrar başarılar temenni ediyorum. Sözlerimin hemen başında geçtiğimiz günlerde büyük bir sel felaketiyle sarsılan Bosna Hersek halkına buradan geçmiş olsun temennilerimizi iletiyorum. Su baskınları sonucunda vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum. Felaket haberini alır almaz AFAD'ımızı, Kızılay'ımızı, TİKA'mızı hemen harekete geçirdik. Evleri yıkılan, yakınlarını kaybeden, maddi zarara uğrayan kardeşlerimizin yaralarını sarmak için elimizden geleni yaptık ve yapıyoruz. Pazartesi günü Ulaştırma Bakanımız hem Boşnak halkıyla dayanışmamızı göstermek hem de durumu yerinde incelemek üzere sel bölgesine intikal etti. Bosnalı kardeşlerimizin bugüne kadar olduğu gibi Allah'ın izniyle bundan sonra da yalnız bırakmayacağız. Merhum Aliya'nın son nefesini vermeden hemen önce hastane odasında elimizi tutarak bizlere bıraktığı emanete en güzel şekilde sahip çıkmayı sürdüreceğiz” dedi.
“Pazartesi günü ebediyete intikal eden rahmetli Erbakan Hoca'mızın yol ve dava arkadaşı milletvekili ve bakan olarak ülkemize ve milletimize çok kıymetli hizmetlerde bulunmuş milli görüş hareketinin Recai Tutan ağabeyini de burada rahmetle yad ediyorum“ diyen Erdoğan, “Beyefendi kişiliği, mütevazı tavrı, alicenaplığı, çalışkanlığı ve davasına olan sarsılmaz bağlılığıyla Recai Kutan her zaman hayırla anılacaktır. İnşallah biz de kendisini daima özlemle ve şükranla yad edeceğiz. Rabbim kendisini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin” diye konuştu.
Dün 6-8 Ekim olaylarının 10’uncu yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Kobani bahanesiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu. 35 kişi hayatını kaybetti. 435’i sivil, 326’sı güvenlik görevlisi 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir eylem gibi lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda ev, iş yeri, okul, Kur'an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası zarar gördü. Bilhassa ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri değil üzerinden 10 yıl, 100 yıl geçse bile unutamayız. Şunu da biliyoruz. Ciğerparesini kaybetmiş bir annenin yürek yangınını ancak adaletin tecellisi söndürebilir. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar, bağımsız Türk mahkemeleri önünde işledikleri suçların hesabını vermiş, hak ettikleri cezalara çarptırılmıştır. Tabii burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Gerek Suriye'de daha sonra yaşananlar gerekse mahkeme süreci 6-8 Ekim olaylarının nasıl bir tertip olduğunu ortaya çıkartmıştır. Fakat o dönem emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar, bu olaylarla yüzleşme cesaretini halen gösteremedi” ifadelerini kullandı.
"Demokratik siyasette, şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “6-8 Ekim olaylarına sırf oy uğruna şaşı bakan devrin CHP yönetimi de bundan dolayı henüz nedamet getirmedi. Lafa her başladıklarında biz ‘Türkiye partisiyiz’ diyenlerin her fırsatta ülkemizi uçurumun kenarına özellikle getirenlerin bu travmayla mutlaka hesaplaşması gerektiğine inanıyoruz. Demokratik siyasette, şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor. Bir elinde silah tutarak siyaset yapılmaz. Şiddeti bir hak arama yolu olarak görerek siyaset yapılmaz. Türkiye yüzyılında şiddetle arasına mesafe koyan anlayışa elbette yer vardır. Ama sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur. Tekrar ediyorum. Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. On yıllık gecikmeyle bile olsa, 6-8 Ekim olaylarına dair samimi bir muhasebenin yapılmasını da önemsiyoruz. Böyle bir tavrın sergilenmesinin siyasette inşa etmeye çalıştığımız yumuşama iklimine katkı sunacağı açıktır. Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir üslup ve söylem görmeyi istiyoruz. Bölgemizin de içinde bulunduğu atmosferi düşünerek daha fazla konuşmaya, daha fazla uzlaşıya, diyalog zeminini daha fazla genişletmeye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz” diye konuştu.