Gazze soykırımının dünyadaki tüm maskeleri indirdiğini, İsrail yönetiminin hukuk tanımazlığının Batı’nın on yıllardır savunduğunu iddia ettiği değerlerin içinin tamamen boş olduğunu hatırlattığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Medeniyet dediklerinin tek dişi kalmış bir canavar olduğunu hep beraber gördük, görüyoruz, Yüreğim parçalanarak şu gerçeği de ifade etmek mecburiyetindeyim: Nüfusu 2 milyara yaklaşan İslam dünyası olarak maalesef Gazze’de ve Lübnan’da başarılı bir sınav veremedik.
Siyonist rejimin ölüm makinesinde 50 bin kardeşimizin kıyılmasına engel olamadık. Toprağın üzerinde şerefsizce yaşamaktansa, toprağın altında şerefimle yatarım diyerek kanının son damlasına kadar vatanlarını savunan Filistinli yiğitlere hak ettikleri şekilde sahip çıkamadık” dedi.
Gazze halkının işgalciler karşısında tam 390 gündür tek başına, yapayalnız kahramanca direndiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Gazzeli müminler Bedir’in arslanları gibi direniyor, Çanakkale’yi geçilmez kılan istiklal aşıkları gibi direniyor.
Gazze ve Filistin sadece kendi onurları için değil, aynı zamanda bizim için, tüm Müslümanlar, tüm insanlık için yiğitçe direniyor. Birkaç ülke dışında üzülerek söylüyorum, İslam dünyasından güçlü bir tepki yükselmiyor. Bu dağınıklığın da tarihe kaydedildiği unutulmamalıdır. Bizler öte dünyada yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızın da hesabını vermekle mükellefiz. Müslümanların üzerine serpilmiş ölü toprağı hakkında başımızı iki elimizin arasına alıp hepimizin mutlaka tefekkür etmesi gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“Bu cendereden kurtulup felaha ve selamete ulaşmamızın yegane yolu hiç şüphesiz Kur’an’a ve sünnete bağlılıktan geçmektedir. Nur Dağı’na inen ilk vahiyden Resulü Ekrem’in Veda Hutbesi'ne kadar bizlere güç ve iman veren, ümit ve cesaret aşılayan, dar-ı dünyaya niçin geldiğimizi hatırlatan, asli kaynaklarımıza dönmek, kendimizi bu mizan üzere sığaya çekmek zorundayız” diyen Erdoğan, ”Ecdadın asırlar boyunca yaptığı gibi fikrimizi, zikrimizi, hayatımızı Kur’an ve sünnetin ışığıyla nurlandırmak, tüm yaşamımızı Ümmeti Muhammed’e yaraşır şekilde yeniden kurmak, kurgulamak, geliştirmek durumundayız. Evet, bizim hafızamız da, sermayemiz de, refikimiz de, yardımcımız da Kur’an-ı Kerim’dir.