BU NASIL SİYASET?
Aynur Özen
“Ey düşmanım (rakibim) sen benim ifadem ve hızımsın
Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın!” der üstad!
Yani iktidarı harekete geçirecek olan muharrik (itici) güç muhalefettir.
İyi bir muhalefet yaptığı eleştirilerle yöneticiyi harekete geçirir, düzgün işler yapmasını sağlar.
Dünyanın demokrasisi gelişmiş tüm ülkelerinde muhalefet böyle yapılır ve dünyanın demokrasisi gelişmiş tüm ülkelerinde muhalefet en az iktidar kadar kıymetli ve önemlidir.
Ama ülkemizde muhalefet ne yazık ki böyle yapılmıyor.
Ülkemizde özellikle de son yıllarda muhalefet. “çamur at izi kalsın” ve “yüksek sesle suçla yalancı çıkarsan kısık sesle geri çekil!” stratejisi ile yürütülüyor.
Bugün bir daha gördük ki Türkiye’nin iktidar değil muhalefet sorunu var.
Öyle bir muhalefetimiz var ki, toplumun hiçbir değeri umurunda değil,
Toplumun hiçbir acısı; hiçbir sevinci onu ilgilendirmiyor.
Toplumun acısını yok sayıyor, sevincini, başarısını küçümsüyor.
Ülke nüfusunun 5’te biri, yani yaklaşık 15 milyon nüfus, yani Yunanistan’ın toprağından daha fazla bir alan, Yunanistan nüfusundan daha fazla bir nüfus deprem felaketi yaşıyor.
Ülkemiz, dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir deprem felaketi yaşadı.
Dünya tarihinde 9 saat arayla 2 büyük deprem yaşayan başka bir ülke yok.
Binlerce insanımız göçük altında, dünyanın her tarafından sivil toplum örgütleri ülkemize akın etti.
Düşman bildiğimiz ülkeler bile geçmiş olsun mesajları yayınladı.
Yunan siyasetçiler bile, birlik, beraberlik, yardımlaşma mesajları veriyor. Yunan TV’si Türkçe şarkıyla program açıyor
Tüm insanlık Türkiye için Türk insanı için fili ve kavli dua ediyor.
Ama muhalefetimiz özellikle de ana muhalefetimiz, yine provokasyon peşinde,
O sadece “nereden ne çıkar sağlarım, ne kadar oy devşiririm, (Aziz Nesin’in Zübük romanındaki) her daim muhalif “Muhalif Rıza” gibi bir kitleyi “nasıl provoke ederim” derdinde…
SGK’nın eski batakçı Genel Müdürü, dün "Kapanan Hatay Havalimanı’nı onarıyoruz. Gelsinler tutuklasınlar" diye bir tweet atıyor.
Ne kadar ne yaptı bilmiyorum. Bildiğim kadarı ile Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kamyonları ile Hatay Havaalanındaki molozları taşımışlar.
“Moloz taşımanın havaalanını onarma ile ne ilgisi var?” diye sormuyorum bile
Yapmışsınız bir hizmet reklamını yapın siyasi rantını alın, itirazım yok!
Eyvallah!
Yapılaşma ile ilgili, deprem çalışmaları ile ilgili yapılan yanlışlar varsa sonuna kadar eleştirin, yeri göğü inletin ona da bir itirazım yok ona da Eyvallah!
Hatta bunu özellikle yapın, Çünkü eksiklikleri, yanlışlıkları dile getirmek muhalefetin asli görevidir.
Ama durduk yere, hiç anlamı yokken “gelsin tutuklasınlar” demek ne demek?
Bununla ne elde etmeyi hedefliyorsunuz?
Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Bu nasıl bir siyaset tarzı?
İnanın elim ayağım titriyor.
Dilime bir şeyler geliyor, ama söylesem suç sayılır, söylemesem gönül razı değil.
İnanın (haklı olarak) çok nefret ettiğiniz Yezid bile böyle bir siyaset yürütmedi.
Bu kadar alçalmadı.
Tarih böyle bir çirkefliği görmedi, yazmadı!
Bu yaptığınız siyaset falan değil, bildiğiniz çirkeflik.
Bu yaptığınız şey; depremde fiyatları 5’e, 10’a katlayan fırsatçı esnafın (büyük çoğunluğu, dürüst, fedakar olan esnafımızı tenzih ederim) yaptığından farklı değil;
Bu yaptığınız şey, depremin hemen ardından sahte hesaplar açarak milleti sövüşlemeyi düşünen dolandırıcıların yaptığından farklı değil.
Bu yaptığınız, depremi fırsat bilerek boş evlere giren hırsızların yaptığından daha masum değil.
Bu yaptığınız şeyin insani ve vicdani hiçbir tarafı yok.
Bir koltuk uğruna bu kadarını yapmayacaktınız!
Tarih, ve toplum bu yaptığınız asla unutmayacak!
Ve toplum yapılacak ilk seçimde bu yaptığınız muhalefet tarzına ve şahsınıza sağlam bir şamar atacaktır!
Bundan hiç şüpheniz olmasın!