BİR İHANETİN HAZİN HİKAYESİ: KERBELA
Haşim Karaman
Malum Muharrem ayındayız.
Hayırlara vesile olsun, hayırlar getirsin inşallah!
“Muharrem ayı” İslam alemi için maalesef, kan demek, göz yaşı demek, ihanet demek.
Çünkü İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin ve aile efradı dünya tarihinin en şen’i en alçak eylemiyle bu ayda şehit edilmiştir.
Bu vak’a, şüphesiz İslam tarihinin en büyük travmasıdır.
Peygamber Efendimiz’in Ehli Beyti, daha Peygamber’in vefatının üzerinden 50 yıl bile geçmeden Veda Haccı'nın diğer bir versiyonunda “Size iki şey bıraktım ki, onlara sarıldığınız sürece sapıtmazsınız: Allah'ın Kitabı ve Ehl-i Beytim” sözleriyle emanet ettiği Ümmet tarafından tarumar edildi.
Yüzlerce yıldır olduğu gibi bu yıl da Kerbela Katliamı’nın yıl dönümü vesilesi ile şii olsun, sünni olsun tüm İslam aleminde çeşitli yas programları düzenlenmekte; Yezid ve avanesine lanetler yağdırmakta (Lanet olsun ona ve efradına) hatta bazı bazı inanç grupları Ehl-i beytin yaşadığı acıyı hissedebilmek için kendilerini zincirlerle paralamaktadır.
Bu eylemler belki psikolojik bir rahatlama sağlayabilir.
Ancak, bu hadise bir-iki günlük etkinliklerle, ah-vah ederek dövünmekle geçiştirilecek bir hadise değildir.
Bu hadise her an gündemde tutulması gereken ibretamiz bir hadisedir.
Çünkü dünya durdukça Hüseyin’ler de Yezid’lerde, Kerbela benzeri katliamlarda hep var olmuştur, var olagelecektir.
Önemli olan sizin Yezid’den mi, yoksa Hüseyinden mi yana olduğunuzdur.
****
Bu elim hadise dolayısı ile sosyal medya ve diğer medya araçlarında yayınlanan birbirinin benzeri çok sayıda mesaj görüyorum. Ama bunların çoğu maalesef hamasi, slogan türü şeyler. Gerçeği yansıtmıyor.
Her zaman olduğu gibi tarihe, hadiselere ibret alarak değil sloganlarla yaklaşıyoruz maalesef.
Bu vesile ile ifade etmek isterim ki;
Söylenildiği gibi bir "Hüseyni kıyam" söz konusu değildir.
Yani Hz. Hüseyin Yezid’e isyan etmek, Yezid ordusu ile savaşmak amacı ile Mekke’den yola çıkmamıştı.
Öyle olsaydı içinde kadın ve bebeklerinde olduğu can pareleri, aile efradı ile gitmezdi Kûfe'ye...
O dönemin kozmopolit bir kenti olan Kûfeliler, Muaviye'nin halife olmasından sonra başkent olmanın (Hz. Ali'nin 5 yıllık ve Hz Hasanın 6 aylık halifeliği sırasında) rantını Şam'a kaptırınca eski konum ve statülerini yeniden elde edebilmek için binlerce mektup yazarak Hz. Hüseyin'i davet ettiler.
Zaten Yezid'e biat etmediği için takip altında olan ve Mekke’ye sığınan, burada da bir çıkış yolu arayan, Hz. Hüseyin bu davet üzerine dost ve sevenlerinin uyarılarına rağmen Kûfe'ye gitti.
Ancak Kûfeliler daha önce Hz. Ali ve Hz. Hasan’a olduğu gibi Hz. Hüseyin’e de ihanet ettiler.
Kûfeliler’in Hz. Hüseyin’e ihaneti daha Hz. Hüseyin yolda iken başladı.
Kûfeliler, Hz. Hüseyin’in durumu gözlemlemek ve kendisi adına biat almak için öncü-temsilci olarak gönderdiği Müslüm B. Akil'i şehit ederek davetlerine, ahitlerine ve biatlerine ihanet ettiler.
Daha sonra da Hz. Hüseyin'i Kerbela'da yalnız bırakıp menfaat karşılığında Yezid ordusunun saflarına geçip, Hz. Hüseyin'e karşı savaştılar.
Hatta öyle ki, namaz vakitlerinde Hz. Hüseyin'in arkasında saf tutmuş, namazın ardından ise Hz. Hüseyin ile savaşmaya devam etmişlerdi.
Meşhur şair Ferazdak bu durumu, “Kûfelilerin kalbi seninle, kılıçları ise Yezid’le birliktedir” diye özetlemişti.
Kısaca Kerbela,
Dünyanın en acı ihanetidir.
Kerbela, Peygamberin Ehl-i beytinin ümmete sığınışı, ümmetin ise bu emanete ihanetidir.
Kerbela, çıkarların fazilete galebesidir. (Yezid, Hz. Hüseyin'in tarafında yer alan kabileleri menfaat karşılığında satın almış, Hz Hüseyin'in etrafını adeta boşaltmıştır.)
Kerbela, insanların çıkarları sözkonusu olunca ne kadar alçalabileceğinin, hiçbir değer gözetmeyeceğinin en müşahhas örneğidir.
Özetle, Kerbela, defalarca okunması ve ibret alınması gereken bir hadisedir. Çünkü dün olduğu gibi bugünde dünyanın her yerinde yeni Kerbelalar yaşanmakta zulme karşı mücadele eden nice Hüseyin’ler şehadet şerbeti içnektedir.
Rabbim hepsine rahmet etsin, Şehadetlerini kabul buyursun.
Muharrem orucu tutan alevi-sünni tüm vatandaşlarımızın tuttukları oruçlar makbul, aşuraları kutlu olsun.