Batı Nil Virüsü tehlikesi! "Maymun çiçeğinden daha tehlikeli"
Maymun çiçeği derken şimdi de karşımıza Batı Nil Virüsü çıktı. Sağlık Bakanlığı, virüsü taşıyan sivrisineklerin ısırmasıyla bulaşan hastalık nedeniyle 6 kişinin şu an hastanede tedavi altında olduğunu bildirdi. Uzmanlar, “Batı Nil Virüsü, maymun çiçeğinden de tehlikeli” uyarısında bulundu.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu'nun, virüsü taşıyan sivrisineklerin sokmasıyla bulaşan viral bir hastalık olduğu belirtilerek, hastalığın genelde yazın ve sonbaharın erken dönemlerinde görüldüğüne dikkat çekildi. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, ülkemizde 2010 yılından itibaren görülen Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu'nun bu yıl 6 kişide tespit edildiği, hastaların da tedavi ve takiplerinin yapıldığı bildirildi. Peki nedir Batı Nil Virüsü, nasıl bulaşır, tehlikeleri nelerdir? İşte bu soruların yanıtlarını Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Bülent Şahin cevapladı
SİVRİSİNEKLERLE BULAŞIYOR
İlk kez 1937 yılında Uganda'da tanımlanan Batı Nil Virüsü'nün, yıllar içinde dünya geneline yayılmaya devam eden bir arbovirüs enfeksiyonu olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Şahin, şunları söyledi: "Batı Nil Virüsü, sivrisinek sokması ile bulaşan bir tür viral enfeksiyondur. Culex cinsi sivrisineklerin sokması ile insanlara bulaşan hastalık, kişiden kişiye direkt olarak bulaşmaz. Durgun su birikintilerinde üremesi daha fazla olur. Bu sivrisinekler geceleri kan ile beslenirler. Ülkemizde de var olduğu bilinen Culex türü sivrisineklerin bulaştırdığı virüs, insanlar üzerinde etkili. Batı Nil Virüsü, dünya çapında farklı zamanlarda pek çok ülkede ani salgınlara yol açmıştır. Dış ortama dayanıklılığı bulunmayan virüsün insana bulaşması ancak sivrisinek ısırığı ile mümkündür." Nörotropik özelliğe sahip Batı Nil Virüsü'nün, insanların santral sinir sistemini etkileyerek, menenjit, ensefalit ve ataksi gibi pek çok nörolojik hastalığa neden olabildiğine de dikkat çeken Uzm. Dr. Şahin, "Yüksek ateş, uyuşma, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, ishal ve gastrointestinal semptomlar gibi pek çok belirtinin eşlik ettiği hastalık, bazı durumlarda ölümcül olabilir" dedi.
İLK BELİRTİ BAŞ AĞRISI
Batı Nil Virüsü'ne bağlı olarak gelişen hastalıkta çoğu zaman ilk görülen belirtinin baş ağrısı olduğunu belirten Uzm. Dr. Şahin, çoğunlukla grip benzeri semptomlarla ortaya çıkan Batı Nil Virüsü'nün belirtilerini şöyle sıraladı:
Baş ve sırt ağrısı
Ani yüksek ateş
Hâlsizlik
Mide bulantısı
Kusma
İshal
Kaslarda güçsüzlük
Deride kızarıklık ve lenf bezlerinin aşırı şekilde şişmesi
İleri vakalarda ise santral sinir sistemi tutulumuna bağlı olarak uyuşukluk
Boynu dik tutamama
Zihin bulanıklığı
Kas seğirmesi ve dışarıdan görülecek şekilde titreme
Koma
Ataksi ve felç de görülebilir
KULUÇKA SÜRESİ 2 İLA 15 GÜN
Virüsün kuluçka süresinin 2 ila 15 gün olduğunu belirten Uzm. Dr. Şahin, "Pek çok vakada hafif şiddetle seyreden Batı Nil Enfeksiyonu, bazı vakalarda hiçbir belirti göstermeyebilir. 50 yaş ve üzeri kişilerde hastalığın seyri çok daha hızlı ve etkilidir. Enfeksiyon, kuluçka süresinin ardından farklı klinik bulgulara sebep olur. Ayrıca çok çeşitli enfeksiyon hastalıklarını taklit edebilmektedir. Bazı vakalarda yatarak tedavi gerektirecek ve hatta ölüme yol açacak kadar ciddi seyirli olabilir" dedi.
BAĞIŞIKLIĞI DÜŞÜK OLANLARI DAHA ÇOK ETKİLİYOR
UZM. Dr. Şahin, yapılan çalışmalar ışığında, Batı Nil Virüsü ile enfekte olan kişilerde hastalığın yüzde 80'inin belirti göstermediğine dikkat çekerek, "Hastalığın varlığına dair belirti gösteren yüzde 20'lik dilimde yer alan semptomatik vakaların yüzde 90'ında ise Batı Nil Ateşi olarak bilinen yüksek ateş görülür. Sinir sistemi tutulumu ise toplam semptomatik vakaların yüzde 10'unda görülür. Merkezi sinir sistemini etkileyen ciddi vakalarda, ölüm oranı yüzde 10'a kadar çıkabilir. Yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler bu riske daha fazla maruz kalır" dedi.
İNSANDAN İNSANA BULAŞMAZ
Kişiden kişiye bulaşmayan hastalığın, ancak doğum ve emzirme ile anneden bebeğe geçebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Şahin, "Batı Nil Virüsü, genellikle enfekte sivrisineklerin ısırması yoluyla bulaşır. Sivrisinekler, enfekte kuşlardan kan emerek virüsü alır ve ardından insanlara veya diğer hayvanlara bulaştırır. Bunun dışında, çok nadir de olsa kan ve organ nakli ile bulaştığı bilinmektedir. Ayrıca enfekte olan kuşların dışkılarının, ciltte yer alan bir kesiye teması ile de hastalık bulaşabilir" diye konuştu.
HENÜZ BİR AŞISI YOK
Enfekte olmuş kişinin detaylı öyküsü hekim tarafından dinlendikten sonra fizik muayenesi yapıldığını söyleyen Uzm. Dr. Şahin, şöyle dedi: "Batı Nil Enfeksiyonu şüphesi varlığında hekim, laboratuvar tetkikleri ister. Klinik belirtileri doğrultusunda kesin teşhis edilebilmektedir. Henüz geliştirilmiş bir aşı ya da ilaçlı tedavi yöntemi yok. Hastanın yaşam kalitesini yükseltmek ve belirtilerin etkisini azaltmak için farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Batı Nil Virüsü'nün dünya çapında halk sağlığı problemine dönüşmemesi için pek çok bilimsel çalışma yapılmaktadır."
BUNLARA DİKKAT EDİN!
Alınabilecek önlemleri ise Uzm. Dr. Şahin, şöyle sıraladı: "Sivrisineklerin geceleri beslendiği göz önünde bulundurularak, riskli bölgelerde uzun kollu kıyafetler giymek, kapı ve pencereleri açmak yerine klima kullanmak ve sulak alanlardan uzak durmak da olası sivrisinek ısırıklarını engellemek için etkin yöntemlerdir. Sivrisinek kovucu maddeler kullanmak da önemli. Ayrıca riskli bölgelere yapılan seyahatler sonrasında kendinizi hâlsiz, yorgun ve hasta hissediyorsanız, mutlaka sağlık kontrollerinizi yaptırın."