2021 sonrası artan enflasyon oranları ile birlikte maaş artışları da yüksek seviyelerde yapıldı. Ekonomistler, alım gücünü koruma konusunda farklı görüşler öne sürerken, asgari ücretteki yükselişlerin genel maaş artışlarının hızından daha fazla olması, asgari ücretin ortalama ücretlere yakınsamasına yol açtı. TÜİK verilerine göre, bu durum bir anlamda doğrulanıyor.
1974-2004 yılları arasında asgari ücrete yıllık ortalama yüzde 55,65 oranında artış yapılırken, 2005 sonrası bu oran yıllık yüzde 22,66'ya düştü. Ancak 2021-2024 arasında artış oranı yıllık yüzde 67,98 oldu. Aynı dönemin enflasyon ortalamalarına bakıldığında, 1974-2004 arasında yıllık enflasyon oranı yüzde 54,13 iken, 2005 sonrası bu oran yüzde 18,20'ye geriledi ve 2021-2024 döneminde ise yüzde 51,78'e yükseldi.
Birçok araştırmaya göre, asgari ücret artışı ile işsizlik arasında negatif bir ilişki bulunuyor. 2006'da yapılan bir çalışmada, asgari ücret artışının uzun dönemde işsizliği artırdığı ancak bu etkinin milli gelirdeki artışla önlenebileceği vurgulanmıştır.
Diğer bir araştırmada, asgari ücret artışının enflasyonla doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığı, ancak yüksek enflasyonun asgari ücret artışlarını zorunlu hale getirdiği belirtiliyor. Bu durum, "tavuk ve yumurta" ilişkisini ortaya koyuyor.
2024 yılında yapılan bir diğer çalışmada ise asgari ücretin enflasyon üzerinde yalnızca küçük ve geçici bir etkisi olduğu, ancak yüksek enflasyon oranlarının olduğu ülkelerde asgari ücret artışlarının kaçınılmaz hale geldiği ifade ediliyor. Ayrıca ekonomik büyüme ile asgari ücret arasında pozitif bir ilişki olduğu, büyümenin iş gücü talebini artırarak ücret artışlarını hızlandırabileceği belirtiliyor.
Genel olarak yapılan araştırmalar, asgari ücretin enflasyonu artırmaktan çok, enflasyondaki yükselişin asgari ücret artışlarını zorladığını ortaya koyuyor.