Hofstede'ın 80'li yıllarda yayımlanan meşhur bir çalışması var...Ekibiyle birlikte, 40 farklı ülke insanı üzerinde 116 bin kişiyle görüşmeler yapıp gözlemlemiş...4-5 boyuttan toplumların dinamiklerini keşfetme amaçlı bu çalışmasında Hofstede, toplumların güç mesafeleriyle ilgili karşılastırmalar da yapmış...Bu yazıda da bu boyut üzerinde duruluyor.
Türkiye toplumu; iktidarla-güçle mesafesi 700 yüz yıl boyu geniş olmuş bir toplum...
Güçle(iktidar) mesafeleri geniş ve dar toplumlar ayrımının yapıldığı bu çalışmada Hofstede, Türk toplumunun bu mesafesini geniş olarak belirlemiş....Yani, güce, iktidara üst sınıfa erişimi, iletişimi hep zor olmuş...
Özal'dan sonra çevreden merkeze yürüme Serbest Piyasa Ekonomisinin oluşturduğu imkanlar ve fırsatlar, hele son 20 yıldır zirveye cıkınca, herkeste bir sınıf atlama, iktidar olma, güç elde etme telaşı ve umudu/hırsı oluşturdu...
Bu durum, her yerde, kurumda, mevkide ve makamda hazımsızlık/ kifayetsizlik muhterislik/ liyakatsizlik görüntüsü üretiyor...
Eskiden, dünya gözüyle bir Paşa görmesi ancak rüyada mümkün olanlar şimdi paşa olmanın umudunda, hırsında, telaşında...
Mevki makam sahibi olanlar bunu eski dünyanın iktidar göstereni/ dili olan şatafatla ve gösterişle herkesin gözüne sokmaya çalısıyorlar...Makam koltukları, arabaları, koruma ordusu görüntüleri, masa arkasından, makam koltuğundan verilen ve paylaşılan snopluk görüntüleri hep bu hazımsızlıktan kaynaklıdır...
Osmanlı'daki yöneten yönetilen ayrımına dayanan kast tipi örgütlülük bunlar arasındaki dolaşımı imkansızlastırdığı için Serbest Piyasa Ekonomisi zeminli Yeni Türkiye'de ise bunlar çok mümkün göründüğünden herkes bu snopluğu göstermenin imkan ve fırsatına ulaşmanın derdinde oluyor...
Ankara'da veya payitahtta tanıdığı, dayısı, abisi olan kim varsa bunu, referans, torpil, rüşvet ile nepotizmle bir işe, makama, mevkiye, yani güce gerçekleştirme/dönüştürme derdinde...
Bu yüzden, Menzil Şeyhinde bile Cumhurbaşkanlığının kullandığı çakarlı koruma ordulu Mercedes makam arabalarını ve dahi konvoylarını görmek olağan hale gelmiş...Yalın ayak gezen baldırı çıplak şeyhi müritler naapsın?
Peougeout 306 2001 model arabama binen bir hemşehrimden "-Hocam! bu araba sana yakışıyor mu?" Diye, ciddi ciddi zılgıt yiyen biri olarak konuşuyorum...
Şeyhi makam arabası dolmuşuna bindiren müritler de az değil yani...
Hepsinin genlerinde 700 yıllık bir açlık dolaşıyor...Reis ve tabanı da öyle...
Taka ile başladığı sefere Titanik ile devam ediyor Reis...Sonu hayrolsun...