Orkun Kökçü'nün Hollanda Takım kaptanlığı pazubandını, içerdiği LGBT-İ sembolleri ve anlamı nedeniyle, dini gerekçelerle takmayı reddetmesi üzerine Hollanda'daki çok güçlü, despot oldukları anlaşılan eşcinsel lobiler karşısında maruz kaldığı baskıyı kırmak için kullandığı dikkatli, temkinli ve stratejik cümleler aklıma derste başımdan geçen bir olayı hatırlattı...
Geçen yıl derste toplumsal cinsiyet tartısmaları, istanbul sözlesmesi ile ilgili gündemi ve literatürü aktarıyordum...Bu gündemin etkin aktörlerinden bazılarının islamcı kökenden feministler olduğunu kagem kadem gibi olusumların rollerini falan konusuyorduk...Modernlik, sekülerlik, kentlilik bağlamında bunları konusuyoruz...Farklı cinsiyet kimlikleri ve yönelimlerine dönük söylemlere desteğin bu cevrelerden de geldiğini Bogaziçi olayları örneğinde gösterirken bir erkek(!) Öğrenci, "-bu normal değil mi? Yanlış mı buluyorsunuz?" Şeklinde araya girmeye çalışıyordu...Sorduğu şeyle anlattığım durum arasında mesafe var tabi ki...Çocuk, aslında bu gündem ve aktörlerin durumunu değil eşcinselliği yanlış bir şey olarak görüp görmedigimi soruyordu...bayağı da ısrarcıydı...Bu ısrarcılığı ve cesareti dikkat çekiciydi...Konudan sapma olarak gördüğüm bu müdahaleye rağmen, en son döndüm O'na dedim ki: "-bu normal mi yanlış mı bunu konuşmuyoruz...Bunu söylemek şu an için gereksiz...Ama kişisel fikrimi soruyorsan tabi ki yanlış ve anormal bir durum..." dedim..."-Söylediğim de kişisel fikrimdir...bunu da rahatlıkla söylerim..."diye de ekledim...Dedim ama Orkun Kökçü kadar olmasa da titiz, stratejik cümleler kurmaya çalıştığımı hatırladım...Hem de Türkiye'nin Sakarya'sında...Bu çok garip değil mi? Ben bile bu haleti ruhiyeye girebiliyorsam bu despotizmin ülke sınırlarına çoktan sızdığı bir gerçek...
İstanbul Sözleşmesi sürecinde belli lobilerce kopan, kopartılan gürültüyü hatırlayalım...
Ama yeni jenerasyonlar çok acaip...Normal-anormal skalalari çok geniş...Eşcinselliği sapkınlık olarak niteleyen her tavra saldıracak kadar da cesur...
Neyse...En son çocuğa "-senin de bu konuda bir derdin mi var?" Diye de sordum. Yani, "-sen de mi?" Anlamında...Tüm sınıf güldü bu soruya... Tabi ki niyetim bu sonuçla ilgili olmasa da...
Mücahit Gültekin imzalı bir anektod da yeni nesil kafasını izah eder nitelikte:
"Ben Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapıyorum. Kemalistlere ve dindarlara söylüyorum; hiç kavga yapmayın, canınızı sıkmayın. Çocuklarınızı yetiştirecek öğretmenleri Kemalist ilkelere ya da İslamcı değerlere göre değil, Amerikan liberalizminin kurallarına göre yetiştiriyoruz. İleride hepinizin canına okuyacaklar...
Bu çocukların "iyi"si ve "kötü"sü yok. Doğrusu ve yanlışı yok. Ne sorarsanız sorun verdikleri cevap aynı: "Toplumdan topluma değişir Hocam!" Postmodern dinin biricik şartına gönülden iman etmişler.
Her türlü ifsadı hoş görmeyi demokrasi sanıyorlar..."
Mücahit Gültekin