Merhabalar sevgili okuyucularım…
Bugün yazımı yazarken, açıkçası çok duyguluyum…
Sürekli ölüm haberleri okumak, sürekli giden canlara üzülmek eminim artık biz normal insanları depresyona sokmuştur…
Bolu Kartalkaya’da yangın güvenliği yeterliliği olmadığı için bir otelde 79 can, diri diri yanarak bu dünyadan göçtü…
İçlerinde çocuklar, anneler, babalar, kardeşler, evlatlar... Hep birlikte yanarak can verdiler…
Ecel mi diyelim…
İllaki bir sebebi olacaktır mı, ölüm saati gelmişse mi diyelim…
Yoksa ihmalin, denetimsizliğin, çürümüşlüğün, duyarsızlığın sonucu mu diyelim…
Daha birkaç gün önce Yüksekova’da, kütüphaneden kitap almaya giden 12 yaşındaki güzeller güzeli Eslem Teker’in, başıboş köpeklerce parçalandığı haberini aldık…
Yaşadığı korkuyu, acıyı düşündükçe kahroldum…
Evet, bizler her travmayı yok sayarak hayatımıza devam etmeliyiz, unutmalıyız bazı şeyleri, doğru…
Ancak görmezlikten gelmek ve bu acılara artık normal olarak bakıp “bana ne” demek başka bir durum…
Neyi kaybettik biz…
Vicdanımızı, birlik olmayı, birbirimize desteği, birlikte mutlu olmayı, birlikte üzülmeyi, toplum olmayı unuttuk…
“Ben iyiyim, gerisi önemli değil” düsturu yerleşmiş içimize…
Kötülükte sınır tanımıyoruz, acımasız şekilde yaralıyoruz, düşünmüyoruz, sınırımız yok…
Sosyal medyada normal insanlar, evinde pilav yaparken başkalarını yargılayıp zorlayabiliyor…
Hiç sonuçlarını, nelere sebep olacaklarını, hele ki haksız yere kırdıkları gönülleri düşünmüyorlar…
Sahi, ne oldu bize? Biz neleri kaybettik, neleri geri kazanmak zorundayız…
Keza, bu gidiş iyi bir gidiş değil…