Marketten bir kaç şey alayım dedim...TV açık...Malum deprem haberleri...Marketin sahibi ile bu konuda birkaç kelam edeyim dedim...Sosyolojik malzeme için iyi, doğaçlama bir yöntemdir bu...Berberlerde, Taksi-dolmuş şoförlerinde, esnaflarda çok etkili sonuçlar alırsınız...Neyse, marketin sahibi ile kasasının başındaki bu diyalog tuhaf bir şekilde ilerledi...
"-24.500 civarındaki ölü sayısı gerçeği yansıtmıyor..." dedi...Ben de "-Bunlar kaydı tutulanlar, muhtemelen daha da artar..." dedim...
200 bin bina yıkılmış bu kadar olur mu? Diye devam etti...(Yıkılan bina sayısına itiraz edemedim tabiki...)
"-Güzel,olumlu, umutlu düşünelim..." dedim
"-Yıkılan bina çok olsa da çoğu yıkım 2.depremde gerçekleşti...Umudum, insanların çoğunun depreme dışarıda yakalanması...Bu yüzden temennimin ve umudumun ölü sayısının kendisinin düşündüğü kadar olmayacağını..." ifade ettim..."-Ayrıca zaten 25 bin vefatın yanında 100 bine yakın yaralı var zaten..." dedim...Fakat diyalog birden KYK'ların neden depremzedelere açıldığına doğru gelişti...Ben bunun geçici de olsa iyi bir çözüm olduğunu, depremzedeleri bu karda kışta çoluk çocuklarıyla mümkün olduğunca o kötü koşullardan uzaklaştırıp normal hayata adapte etmenin öneminden söz etmeye çalışırken..."-Neden prefabriklere yerleştirilmediler?" Diye akla mantığa aykırı bir soru sordu...
Ben de bu kadar kısa sürede bunun mümkün olmadığını anlatmaya çalışırken, marketin sahibi, birden bunların, yani depremzedelerin oradaki hastalıkları buraya taşıyacağını söyleyerek daldan dala sıçrama performansını zirveye çıkardı..Ben de bu hastalıkların ve taşınması ihtimalinin henüz erken olduğunu söylememle birlikte depremzedelerin 1 haftadır yıkanmadıklarını çoktan bulaşıcı hastalıklara maruz kaldıklarını ekledi...
İçimde kopacak öfke patlamasını kontrol etmek için diyaloğu bitirmeye karar verdim...
Bu tipler yaygın...her yerde karşınıza çıkabiliyorlar...Alabildiğince karamsar, kötümser, negatif enerji yüklüler...Sizdeki elektriği toprağa gönderir topraklama cinsinden insanlar(!)
Bu insancıklar, şimdiden depremzede düşmanlığı ile Sığınmacı düşmanlığı arasındaki izdivacın haberini veriyorlar...
Sosyal medya bunlarla dolu...Hatta gerçek dünya ile halk ile onların gerçek sorunlarıyla aralarındaki mesafe o kadar kopuk ki her şeyin tüm gerçeğin ellerindeki telefon ya da önlerindeki tabletten ibaret olduğunu düşünüyorlar(!) Aslında onları bu şekilde düşündürten türlü mekanizmalar var ve bu mekanizmaların aktörleri bunları yönlendirmeyi çok iyi biliyorlar...Enkaz kaldırılır her şey düzelir de bu enkaz kafalarla neyi nasıl yapacağız? İşte umutsuzluk burada...