Doğu Türkistanlı mağdurlar Çin'in zulmünü duyurmak için Eskişehir’e geldi
Ailelerinin Çin tarafından işkenceler gördüğünü anlatan Doğu Türkistanlı mağdurlar, farkındalık oluşturmak için çıktıkları Anadolu turunda Eskişehir’e geldi.
Doğu Türkistan’da Çin devleti tarafından türlü baskılara maruz kalan aileleri için mücadele veren Doğu Türkistanlılar, Anadolu turuna çıktı. Kurdukları sergi, yaptıkları basın açıklamaları ve imza kampanyalarıyla ailelerinin ve diğer mağdurların sesini duyurmak isteyen Doğu Türkistanlılar, Eskişehir’de Reşadiye Camii bahçesinde bir etkinlik düzenledi. Doğu Türkistanlılara; Eskişehir Kardeşlik Platformu, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı, Eğitim Bir-Sen ve diğer sivil toplum kuruluşları da destek verdi.
“İnsanlık dışı muameleler artık bardağı taşırmıştır”
Etkinliğin giriş konuşmasını yapan İHH Eskişehir İl Başkan Yardımcısı Neşet Gürsoy, Doğu Türkistan’da yaşanan zulmün ve soykırımın onlarca yıldır devam etmekte olduğunu belirtti. Gürsoy, “Çin devletinin hayasızca, pervasızca yaptığı soykırım, insanlık dışı muameleler artık bardağı taşırmıştır. Bundan dolayı Doğu Türkistan’dan ülkemize gelen 6 kardeşimiz, soydaşımız Eskişehir’de farkındalık oluşturmak ve halkın duyarlılığını arttırmak için yaşanan zulümleri bizzat duyuracaklar” dedi.
“Çin’i yaptıklarından dolayı kınıyor, lanetliyoruz”
Toplama Kampı Mağdurları Platformu Sözcüsü Mirza Ahmet İlyasoğlu, yaptığı açıklamada, “Çin, Doğu Türkistan’da 1949’dan 2016 yılına kadar türlü zulüm, baskı ve katliamlara imza attı, ama yine de kana doymadı. 2014’ten beri Doğu Türkistan’ın her yerine inşa ettiği toplama kamplarında yediden yetmişe milyonlarca Doğu Türkistanlı Müslüman Türk’e insanlığın aklının ermediği zulüm ve işkencelere tabii tutmaktadır. Çin komünist rejimi, ana babayı çocuklarından, çocukları ana babasından, kardeşi kardeşten, hanımı kocasından ayırdı. Günlük hayatta selamünaleyküm, cennet ve Allah sözleri kullanmak dahi yasak hale gelmiştir. Dini nikah ve cenaze namazları yasak. İslam ve Türk mimari yapılar peyderpey yok edilmekte, Kur’an-ı Kerim’ler yakılmaktadır. 2017’den bu yana uluslararası resmi raporlara göre Doğu Türkistan’da 16 bin tane cami yerle bir edilmiştir, geri kalanların kimisi eğlence merkezlerine, içki barlarına çevrilmiş, kimisinin ise kapılarına kilit vurulmuştur. ‘Zulme susan dilsiz şeytandır, zulme susan zulme ortaktır. Zulmü durduramıyorsan, duyur.’ buyurmuşlar, biz duyurduk. Çin, Doğu Türkistan’da bir soykırım yapıyor. Çin’in bu uygulamaları sonucunda işlediği cinayetlerin uluslararası hukuka göre soykırım olduğu; İngiltere, Kanada, Hollanda, ABD, Belçika, Litvanya ve Çek Cumhuriyeti’nin yer aldığı yedi ülke tarafından kabul edilmiştir. ABD, Kanada, Avustralya, Avrupa Birliği ve Japonya gibi hükümetler Çin’i kınamış ve yaptırımlara başlamıştır. Biz de buradan Çin’i yaptıklarından dolayı kınıyor, lanetliyoruz. İnsanlık Çin’e teslim olmadı olmayacak, Doğu Türkistanlılar Çin’e teslim olmadı, olmayacak” dedi.
“Bizim Müslüman ve Türk olmaktan başka suçumuz yoktu”
Hastalanan annesine bakmak için Doğu Türkistan’a giden kız kardeşi Mevlüde Hilal’ın orada toplama kampına alındığını anlatan Medine Nazimi, kız kardeşinin toplama kampında 1 buçuk sene boyunca tutulduğunu aktardı. Kız kardeşinin toplama kampından salındıktan sonra yalnızca bir ay içerisinde Türkiye’de okuduğu için bölücülükle suçlanarak tutuklandığını belirten Nazimi, o günden bu yana kendisine ulaşamadığı kız kardeşi ve Çin’in toplama kampında esir tutulan diğer mağdurlar için adalet aradığını anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Nazimi, “Sevgili kardeşlerim; biz Doğu Türkistanlıyız, evimiz var, gidemiyoruz. Annemiz, babamız, kardeşlerimiz var, onlara sarılamıyoruz. Biz onurumuz ile insan gibi yaşamak istiyoruz. Bizim Müslüman ve Türk olmaktan başka suçumuz yoktu. Onlardan farklı olduğumuz için bu işkencelere maruz kalıyoruz. Bir an önce herkesin bu zulmü önlemek için elini taşın altına koymasını ve Türkiye’nin de diğer ülkeler gibi somut adımlar atmasını istiyorum” diye konuştu.
“Hayatım altüst oldu, ailemle iletişim kurabilmek için tüm girişimlerde çaba gösteriyorum”
2011’de eğitim amacıyla Türkiye’ye gelen Cevlan Şirmehmet, uzun yıllar haber alamadığı ailesinin, kendisinin Türkiye’de okumasından dolayı Çin tarafından toplama kamplarına alındığını anlattı. Sirmehmet, “Babam ve kardeşim iki sene toplama kampında kalmış, çıkmış, ama ne durumda olduklarını bilmiyorum. Annem ise 2013 yılında oğlunu ziyaret etmek için Türkiye’ye gitmişsin, oğluna maddi destek vermişsin diyerek 5 sene hapis cezasına çaptırdılar. O gün bu gündür hayatım altüst oldu. Ailemle iletişim kurabilmek için tüm girişimlerde çaba gösteriyorum” dedi.