Ukrayna’daki savaş ile daha gerçekçi bir seçenek olarak gündeme gelen 3. Dünya savaşı, bir kabus gibi dünyaya çöktü fakat bu kabus ilginç bir şekilde 3. Dünya ülkelerini daha fazla korkuttu. Oysa en çok korkması tedirgin olması gereken ülkeler ve devletler; tezgahı kurmuş, milli geliri ve refah düzeyi gelişmiş ülkeler ve devletler olması beklenirdi doğal olarak. Anlaşılan büyük bir akıl tutulması burada da ortaya çıkmış gibidir: Bir 3. Dünya savaşı ihtimali karşısında; 46 Yıldır savaşta olup yetimhaneleri okulları hastaneleri bile bombalanan taş taş üstünde baş baş üstünde kalmayan, ülkede 18 milyon fiili açlık çeken Afganistan ne cevap verecektir?
18 yıldır yerle bir olan, hergün ortalama 40 kişinin katledildiği, sadece terör devleti ABD’nin 2 Milyondan fazla insanı katlettiği, tarihi kültürel tüm hazinelerin çalındığı Irak ne diyecektir?
11 Yıldır savaşla debelenen tüm ülkenin yıkıldığı 12 Milyonun mülteci olduğu Suriye’nin cevabı ne olacaktır? 0-8 yaş 850.000 çocuğun açlık ve ilaçsızlıktan katledildiği, SUUD’un milyar dolarla silah alıp yerle bir ettiği Yemen’in cevabı ne olabilir?
Tüm altyapısı tamamlanmış, bölgede en istikrarlı gelişme sağlamışken Fransız uçaklarıyla cehenneme dönen talan edilen Libya ne karşılık verebilir? Verebileceği Cevapları tahmin etmek hiç de zor değil. Bu listeye Latin-amerikayı, Asya’nın fakir ülkelerini, Afrika’yı ilave edebiliriz.
Bunlar için 3. Dünya savaşı çıkan bir şey değil, zaten süren devam eden kolonyalizmin fakirliğin adaletsizliğin canlı halidir. Onu sonuna kadar yaşarken halen bir 3. Dünya savaşından bahsetmek akıl hastalığı değilse bir kasıtlı algı operasyonu olabilir.
Tarih boyunca savaşı çıkaran, organize eden, sürdüren, ihraç eden devletlerin azgın ve azmış devletler olduğunu görmek sürpriz olmaz. Aristoteles “gereğinden fazla şeye sahip olanların şiddete yöneldiğini” söylemişti.
Bu durum devletler için de aynen geçerli bir şey. Hele modern savaş endüstrisi, son derece gelişmiş bir altyapı, araç-gereç, teknoloji ihtiyacı isteyen gereksimlerle donatılmış vaziyetteyken bu şey oldukça net tespit edilebilir. Kısacası; savaş tarihi bizlere azgın ve azmış devletlerin korkunç yüzünü açık biçimde gösterirken, algı operasyonlarıyla tam tersi bir fikir insanlara sunulur ve aşılanır. Savaş olgusunun gerçek sahibi, yöneticisi, lideri azgın ve azmış devletler olmasına rağmen savaş ve şiddet en yoksul imkan ve kabiliyetti en zayıf olan ülke ve devletlere aitmiş gibi gösterilir.
Bir yerde savaş, sürdürülüyorsa mutlaka ve muhakkak orada Gladyo yapılar, silah tüccarları ve güvenlik bürokrasisi ele ele gittiği, ele ele tutuştuğu görülebilir. Hele bizim gibi ülkelerde savaşların sürmesi buna ilave olarak lojistik bazı kurum ve kuruluşların yardım yataklığını da beraberinde getirir. Böylelikle Üniversiteler-Aydınlar-Medya-STKlar o savaşın parçası olarak savaş çarkının dönmesine yardım ederler; kavram üretirler, söylem geliştirirler, toplumu ikna edici araç ve gereci sağlarlar.
3. Dünya savaşı olursa;
a) zaten yıkılmış yok olmuş islam coğrafyası fazla “hasar” almaz
b) dünya sistemini elinde tutan siyasal dengelerde bozulma ya da genişleme olur. Bu da alttakiler için fazla bir “kayıp” sayılmaz. Mesela; Fransa halen 14 ülkeyi fiili olarak sömürüp “Sömürge Vergisi” adı altında yılda 541 Milyar Euro talan ediyor. İngiltere dünyada halen kanın ve sömürünün devam etmesi için çalışan en büyük aktör. ABD ve bu tür gelişmiş ülkeler dünyada en büyük diktatör diye gösterilen siyasi liderlerin katlettiği insandan daha fazlasını sadece 1 bir ay içinde katlediyor. Yani bir diktatörün tüm hayatı boyunca katlettiği insan sayısı; ABD’nin İngiltere’nin, Fransa’nın Almanya’nın dolaysız ya da dolaylı bir ayda katlettiği insan sayısından daha az. Bu estetize edilmiş ve devam eden savaş ve şiddet karşısında 3. Dünya savaşı ile korkutulmak başka bir saçmalığı deşifre eder
c) dünyadaki sistemin ciddi bir akamete uğraması için 3. Dünya savaşı ciddi bir çıkış kapısı olabilir fakat bu savaş ve şiddet mekan olarak zayıf devletlerin topraklarında olmamak kaydıyla. Savaş ve şiddet bu topraklarda gezerken daha büyük savaş daha büyük felaket olabilir
d) savaş “çoktan çok azdan az gittiği” gibi bir kuralı, temel bir gerçeği ortaya çıkarır.
Net olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: 3. Dünya savaşı, savaşı ve şiddeti sonuna kadar yaşamış ve yaşayan ülkeler ve devletler için hiçbir anlam ve önem arz etmez. Yıkılmış ve yıkık bir şeyi daha fazla yıkmak, ona daha fazla anlam katmayacağı gibi.