AK Parti MYK Toplantısı sona erdi! Ömer Çelik'ten önemli açıklamalar
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.
ÖMER ÇELİK'İN KONUŞMASINDA ÖNE ÇIKAN BAŞLIKLAR
Türkiye terörle mücadele konusunda tüm unsurları ile büyük mücadele veriyor.
Kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz.
Müsilaj nedeniyle 26 işletmenin faaliyetleri durduruldu.
Aşılamada yüzde 50 sınırı aşıldı.
(NATO Zirvesi) Anlaşmazlıkların devam ettiği noktada tansiyon düşmeli,
Yunanistan gerginlik politikasını sürdürmekte kararlı
ÇELİK'in açıklamaları şu şekilde:
KATAR'DAN GELEN ÖĞRENCİLERİN SINAVSIZ TIP EĞİTİMİ GÖRECEĞİ İDDİASI
2-3 yıl öncesine kadar bu tip bir şey söz konusu olduğunda, CHP'de bir yanlışlık yapıldığında, CHP'den bir arkadaşımız bu şekilde bir gerçek olmayan bir haberin peşine takıldığında ve bunun gerçek olmadığı söylendiğinde CHP'de özür dileyebilen, özgüvenli kimseler vardı. Daha demokrat kimseler olabiliyordu. Fakat bir şey söyleniyor, yalan olduğu ortaya koyuluyor, hiçbir şey olmamış gibi devam ediliyor. Bu haber yalan bir haberdir. Sadece Katar'a özgü bir anlaşma değildir. Yalan haber olduktan sonra bir yayın organının bunu geri çekmesi güzel bir şeydir."
TERÖRLE MÜCADELE
MYK'mızda terörle mücadele her zamanki gibi önemli yer tutuyor. Türkiye terör konusunda bütün unsurlarıyla yeryüzünün en büyük mücadelesini veriyor. Bazı grupların Irak'ın egemenliğine yönelik Türkiye'nin ihlalleri olduğu şeklinde ifadeleri var. Bunların hepsi kara propagandadır. Kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünü Türkiye destekliyor. Oradan gelen terör tehdidi Irak'ın kendi unsurlarınca bertaraf edemeyince Türkiye kendi topraklarına yönelik terör tehditlerine hukuka dayanan bir mücadele yürütüyor. Bu operasyonlar Türkiye'nin sınır güvenliğini koruyan operasyonlar olduğu gibi kardeş Irak'ın topraklarında konuşlanmış teröristlere karşı Irak halkına verdiğimiz bir destek olarak da değerlendirilebilir.
MARMARA DENİZİ'NDEKİ MÜSİLAJ SORUNU
Bu konuyu gündemin üst sıralarında tutuyoruz. 20. gününde bu seferberlik. 425 bölgede çalışmalar devam ediyor. Çeşitli stratejiler uygulanıyor. Toplanan müsilajlar düzenli olarak depolama alanlarına gönderiliyor. Bu çerçevede 6 bin 738 denetim gerçekleştirildi. Denetimler sonucu kurallara uymayan 26 işletmeye faaliyetten men cezası verilmiştir. 14 milyon TL civarında da para cezası uygulanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız konuyu yakından takip etmektedir. Verdiği talimatlar titizlikle uygulanmaktadır.
PANDEMİDE NORMALLEŞME ADIMI
Normalleşme çerçevesinde en önemlisi normalleşmenin hızlanması, hızlandıktan sonra kalıcı olması için aşı programının güçlü bir şekilde yürütülmesi. Günde 1 milyondan fazla aşı uyguluyor sağlık çalışanlarımız. Hepsine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bilim Kurulu'nun tavsiyelerine uyuyoruz, siyasi olarak söylemiyoruz. Tavsiye herkesin aşılanmasının pandemiyle mücadele için olmazsa olmaz bir koşul olduğudur. Bütün vatandaşlarımınız aşı olmaları son derece önemlidir.
DİYARBAKIR ANNELERİ
"İçinde yaşadığımız kader arkadaşımız tabiatı korumak için mücadele veren söndürme ekiplerinize bir kaz daha şükranlarımızı arz ediyoruz. Diyarbakır'da anneler evlatlarına kavuşmaya devam ediyor. Her türlü desteğimizin onlarla olduğunu ifade ediyoruz.
NATO ZİRVESİ'NDE NELER YAŞANDI?
Orada Cumhurbaşkanımızın yaptığı görüşmeleri sonucu ortaya çıkan neticeleri takip ediyoruz. Orada verilen mesajların merkezini Türkiye'nin NATO güvenlik konseptine yönelik beklentileri ve vizyonu oluşturdu. Türkiye'nin Suriye'de, Libya'da Doğu Akdeniz'de yürüttüğü faaliyetler var. Karabağ'ın kurtarılmasında Türkiye'nin desteği söz konusu. Bununla ilgili sorulara Cumhurbaşkanımız ayrıntılı cevap verdi. Çıkan sonuç şuydu: Cumhurbaşkanımızın muhatapları Türkiye ile pozitif ajandaya yoğunlaşmak istediklerini açık ve net şekilde söylediler. Anlaşmazlık konularında bir çalışma iradesi söz konusu. Anlaşmazlığın devam ettiği konularda da tansiyonun düşürülmesi söz konusu. Cumhurbaşkanımız tüm bunları olumlu karşıladığını oradaki basın toplantısında da ifade etti.
YUNANİSTAN GERGİN POLİTİKADA ISRARCI
Miçotakis'in ortaya koyduğu vizyona bundan sonra meselelerimizi çözme konusunda olumlu yaklaşmasına rağmen maalesef oradaki yaklaşımın tersine bir karar aldı Yunanistan. Bir gerginlik politikasını sürdürme eğiliminde Yunanistan. 1988'de imzalanan Atina Mutabakatı'na göre turizm sezonun yoğun olduğu tarihlerde Ege'de herhangi bir askeri aktivite yapılmıyor. Ama Yunanistan bu mutabakata uymayarak Ege Denizi'nde belli bir bölgeyi askeri eğitim sahası ilan etti. Yunanistan'ın ortaya koyduğu bu tutum hem Cumhurbaşkanımızla görüşmedeki tutumuna hem de mutabakata aykırıdır. Yunanistan'ın bu gerginlik politikasını sürdürme eğilimine karşı Türkiye de NAVTEX ilan etmiştir. Sorunların çözümüne odaklanılması yönünde bir ifade kullanılmış ama Yunanistan hemen arkasından bunu ihlal ediyor. Bütün dünyanın görmesi gereken şey şudur: Gerginlik Yunanistan tarafından kaynaklanmaktadır. AB liderleri Cumhurbaşkanımızla konuştuğunda Ege ve Akdeniz'de tansiyonun düşürülmesi gerektiğinden söz ediyorlar. Cumhurbaşkanımız da bunu asıl Yunanistan'a söylemeleri gerektiğini iletiyor.
AB TÜRKİYE İÇİN SOMUT BİR KARAR ALMALI
Burada Türkiye'yle Doğu Akdeniz'de işbirliği yapmanın önemi gibi vurgular var. Ama bu vurgular olumlu gibi gözükse de raporun diğer kısımlarına bakıldığında yeterince olumlu değil. Türkiye bir diyalog başlatılması için üzerine düşeni fazlasıyla ortaya koydu. ancak örneğin AB Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gibi bir konuda irade ortaya koymadı. Eğer olumlu bir ajanda ortaya koyacaksak her iki taraf için de kazan-kazan formülünü ortaya çıkaracak maddelerin başında Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gelmektedir. Maalesef burada bile somut bir karar alınamadığını görüyoruz. Sürekli olarak bu konularda somut karar almayı erteleyen bir tablo var. Bazı ülkelerin erteleme taktiği var, bazılarının samimiyeti var ama irade ortaya koyamıyorlar.
TÜRKİYE BU KONUDAN KAÇMIYOR
İlk defa tarihinde AB herhangi bir vizyon yaratamayan köşeye kendisini hapsetmiş durumda. Bildiride, Türkiye'nin adaylık statüsünde atıfta bulunulmaması da bu vizyon eksikliğinin neticelerinde biri. 'Hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda diyalog öneriyoruz' diyorlar. Biz de diyoruz ki, bu konularda diyalog öneriyorsanız, diyalog mekanizması bellidir. Türkiye bu konudan kaçmıyor. Siz temel diyalog mekanizması olan fasılları açmadan fasılları açmak için bile şart koşarsanız kendi prensiplerinizi çiğnemiş olursunuz.
TÜRK ASKERİ KABİL'DE KALACAK MI?
Muhalefet partilerinde geçmişte diplomat görevi yapmış kişiler de var. Fakat genel başkanlar, bazen sözcüler düzeyinde yanlış bir yaklaşım üretildiğini görüyoruz. Kabil Havalimanı'nın güvenliği 2013'ten beri ülkemiz tarafından yürütülüyor. Dolayısıyla bu yeni bir durum değil. Türkiye taşeronluk yapacakmış gibi yanlış ve yakışıksız ifadeler kullanılıyor. Bu konuda da henüz bir karar verilmiş değil, istişareler devam ediyor. Hem finans, hem lojistik hem de güvenlik konularında Türkiye'nin uluslararası toplumun güçlü desteğine ihtiyacı var. Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanken, Afganistan'a gittiğimizde Afganistan vatandaşlarının arasında en rahat gezen unsurun Türk askeri olmasından büyük gurur duymuştuk. Birileri sadece haritada gördüğü birtakım mesafelere bakarak analizler yapıyor. Halbuki Türkiye'ye kuzey ve doğudan gelen göç tehdidine karşı Afganistan'ın istikrarlı olması bizim için çok önemlidir. Afganistan'daki istikrarsızlık uyuşturucu tacirleri açısından da maalesef elverişli bir ortam oluşturuyor.