Harris ise gelir adaletini ve düşük gelirli Amerikalılara daha fazla destek sağlamayı hedefleyen bir ekonomik plan sunuyor. Sosyal güvenlik ağlarının genişletilmesi ve asgari ücretin artırılması gibi konularda değişiklik vaat eden Harris, özellikle alt gelir grubunun refahını artırmayı amaçlıyor.
Sağlık ve eğitim politikalarında da iki aday arasında büyük farklar var. Harris, devletin sağlık hizmetlerinde daha etkin rol almasını savunarak herkes için erişilebilir sağlık hizmeti sözü verirken, Trump ise özel sektör çözümlerine daha fazla alan açılması gerektiğini belirtiyor. Eğitimde ise Harris, devlet destekli programların genişletilmesini ve fırsat eşitliğinin sağlanmasını ön plana çıkarıyor.
Sosyal medyanın etkisi
Sosyal medya, seçim sürecinde hem Trump hem de Harris’in seçmenlere ulaşmasında etkin bir araç olarak kullanılıyor. Ancak sosyal medyada hızla yayılan yanıltıcı bilgiler ve yalan haberler, kampanyaları doğrudan etkiliyor. Bilgi kirliliği ve yalan haberler, seçim güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluştururken, uzmanlar seçmenleri yalnızca güvenilir kaynaklardan bilgi almaya çağırıyor. Sosyal medya platformları, özellikle bu seçimde yanlış bilgi yayılmasını engellemek için çeşitli önlemler alsa da sahte içeriklerin hızla yayılması birçok seçmeni etkileyebiliyor.
Seçimlerin küresel etkileri ve ABD’nin geleceği
2024 ABD seçimlerinin sonuçları, yalnızca ABD’nin iç politikalarını değil, aynı zamanda küresel dinamikleri de doğrudan etkileme potansiyeline sahip. Trump’ın kazanması halinde ABD’nin daha bağımsız, ulusal çıkarlarını önceleyen bir çizgide ilerlemesi beklenirken, Harris’in zaferi, sosyal refahın ön planda olduğu, daha işbirlikçi ve çevreye duyarlı bir yönetim anlayışının gelmesi anlamına gelebilir. Seçin ayrıca ABD’nin NATO ve diğer uluslararası ittifaklardaki rolünü de doğrudan etkileyecek.