USD 34,54
EUR 36,01
ALTIN 3.005,46
BIST100 9.550

8 yıl sonra suçsuz olduğu anlaşıldı

Hollanda’da yaşayan Türk asıllı Nevzat Altay, cinayet suçundan yargılandığı davada 8 yıl hapis cezası yattıktan sonra suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakıldı.

8 yıl sonra suçsuz olduğu anlaşıldı
17 Şubat 2022 | 16:15
Son Güncelleme:

Hollanda’nın Arnhem bölgesinde 1998 yılında işlenen ve haberlere “villa cinayeti” olarak yansıyan olayda 63 yaşındaki Geke isimli bir kadın, evindeki yatağında başından vurulmuş olarak bulundu.

Olay esnasında eve gelen Elisa isimli kadın da vurularak yaralandı.

Eve giren şüpheli ya da şüpheliler cinayetin ardından evde buldukları para, banka kartı ve cüzdanları alarak kayıplara karıştı.

8 YIL SONUNDA SUÇSUZLUĞU ORTAYA ÇIKTI
Cinayet sonrası 8’i Türk, 1’i Hollanda vatandaşı 9 kişi yakalandı.

9 cinayet şüphelisi 5 ile 12 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.

Olayın şüphelilerinden Türk asıllı Nevzat Altay ise 8 yıl hapis cezası yattıktan sonra suçsuz olduğu anlaşılarak serbest bırakıldı.

“İŞKENCE YAPIP, ZORLA İFADE ALDILAR”
Nevzat Altay, yaşadıklarını İHA muhabirine anlattı. Atay, “Sanırım 1999’un Mart ayında beni içeri aldılar, polis bürosuna götürdüler. Tabii ben polis olduklarını bilmiyorum, ellerinde makineli, maskeli insanlar. Ondan sonra 'Cinayet işlediniz’ dediler. Onlar bana ben onlara derken, sen kimle gezersin, kiminle dolaşırsın diye sordular. Ben de devamlı Arnhem’de gittiğim kahve var, orada dolaşırım dedim. Aradan belirli bir zaman geçti, belirli insanları içeriye aldılar. Bazılarına işkence yapıp, zorla ifade aldılar. Bunları ortaya çıkardım. Mahkemem uzun sürdü. Sonunda 12 yıl hapis cezası aldım ve 8 yılını yattım.” dedi.

“GARDİYAN GELİYOR VE AYAĞINI KAFAMA KOYUYORDU”
Çıkarıldığı mahkemede 12 yıl hapis cezasına çarptırılan Nevzat Altay, “İçeri alındıktan sonra bir de içerinin sorunları çıktı. ‘İki kişi bir odada yatar mısın’ dediler. Ben de kanunlar gereği 2 kişi yatmam zorunlu değilse ‘yatmam’ dedim. Beni 68 gün izolasyona attılar. 68 gün boyunca vücudum yara oldu soyuldu. Suçumun ne olduğunu soruyorum aldığım cevap ‘Herkes laf dinliyor, sen dinlemiyorsun’ oldu. Bunların üzerine hapishanede bulunan din adamları ve beni, başka bir hapishaneye sürgün ettiler. İçeride de şiddet gördük sayılır. Vücudum paramparça oldu. İbadet yaptığımda gardiyan geliyor ve ayağını kafama koyuyor ‘Ben geldiğimde kalkacaksın’ diye baskı yapıyordu. ‘Sen kimsin’ diyordum. Olay duyulduktan sonra hapishanedeki iyi insanlar da bana destek çıktı, o adama haksız olduğunu söylediler. Bunun üzerine o gardiyanı oradan uzaklaştırdılar. Aynı hapishanede başkalarının da işkence gördüğüne şahit oldum ama hiçbir şey diyemiyorsun, elinden bir şey gelmiyor.” dedi.

“DÜNYA ÜSTÜME GELSE KABUL ETMEM”
Hapishanede kaldığı süre zarfında tüm mal varlığını kaybettiğini belirten Altay, “Bütün mal varlığımı kaybettim ama benim mal varlığım hiç önemli değil. Önemli olan şey benim çocuklarım ve onların gelecekleri. Ben dışarda olsaydım onların okuması için çabalardım. Hayatları daha güzel olurdu, ben onlara bu hayatı veremedim. Hapse girdiğimde 4 yaşında çocuğum vardı. Bazen görüşe gelebiliyorlar, bazen gelemiyorlardı. Onları düşünüyordum, bir sürü baskı var üzerimde. Kendime soruyordum 'Neden beni seçtiler, yapmadığım bir suç için neden ceza yatıyorum' diye düşünüyordum. Hep yarın eve gideceğim diye düşünüyordum. Kendimi hep yarın gidiyorum diye teselli ediyordum. Dünya üstüme gelse kabul etmem, edemem, ben çünkü ben yapmadım.” diye konuştu.

“UĞRADIĞIM HAKSIZLIĞI KANITLADI”
“Irkçılık var ama o kadar yok” diyen ve uğradığı haksızlıkta Maastricht Üniversitesi Profesörü Han Israels’in desteğini aldığını kaydeden Altay, “Han Israels, uğradığım haksızlığı kanıtladı. Benimle ilgili bir kitap yazdı ve yayınladı. Fakat mahkeme bu kitabı yayından kaldırdı. Profesöre ise 20 bin euro para cezası kesildi, sırf hakkımı aradı diye.” dedi.