31 MART SEÇİMLERİNİ DEĞERLENDİRME NOTLARIM
Doç. Dr. Aydın Aktay
NOT: GEÇEN SEÇİMLERDEN KALMA ESKİ BİR SEÇİM ANALİZİM...BAKTIM DA SANKİ GÜNCELLİĞİNİ YİTİRMEMİŞ GİBİ...O GÜNDEN BUGÜNE DEĞİŞEN NE OLDU ACABA? İKTİDAR VE MUHALEFET BLOĞU BU SEÇİME BU YAZIDA İŞARET EDİLEN HATALARİNDAN DERS ÇIKARTARAK MI GELDİLER AYNI TAS AYNI HAMAM VAZİYETİNDELER Mİ? BU YAZININ BU GÖZLE TEKRAR OKUNMASİ DİLEĞİMLE...
31 MART SEÇİMLERİNİ DEĞERLENDİRME NOTLARIM:
1-Şehirlerde artık kır kafalı müteahhit mantığıyla yapılan Kaba inşaatlar dönemi bu sonuçlardan sonra bitmiştir...Bitsin de... Biraz da artık "İnce" işler görme zamanı...Büyükşehirlerde halk artık gecekondulardan Toki'lere yeni taşınan bir halk değil...Artık şehirlileşiyorlar, şehirli bir bilinç ve hak ve taleplerinin farkında bir kitleye dönüşüyorlar...Bunlarda ve çocuklarında (yeni jenerasyonlar) şehirlilik bilinci ve kimliği oluşuyor... Toki'den fazlasını talep ediyorlar artık...Estetik, tarih, kültür mirası, nezaket, bİrlikte yaşama kültürü,medenilik vasıfları talepleri baskın artık...Görünen o ki, AK Parti bu seçimlerde, bu talepleri okuyamadı ya da bunlara karşılık vereceğine dair inandırıcılığı zayıf kaldı...
2-Özellikle büyüksehirlerdeki tablo, gelecek adına ve bu ülkenin hakikatte büyük bir ihtiyaç duyduğu sağlıklı bir muhalefet pratiği ve söylemi açısından umut verici olarak okunabilir..
Çünkü, Muhalefetin sandıklarda kazanma umudunun canlanması da eski bildik antidemokratik tavırlarını azaltır...halkla derin bağlar kurma ihtimalini güçlendirir... Ankara, belki de sonucu henüz kesinleşmese de İstanbul da, bu anlamda bir gaz alma veya umutların tazelenmesi olarak da yorumlanabilir...
Böylece, muhalif unsurların bu ülkede, bu sistemde kalma istekleri ve aidiyet duyguları artacaktır...Sadece, sahillerde ve İzmir'de sıkışmış kalmış bir muhalefet gelecek açısından zaten oldukça tehlikeliydi...
3-Reis'in Balkon konuşması cok hazırlıksız ve sükunete çağrı, ayrıca içerikli ve tabanı teselli ediciydi......klişelerle doluydu...%52 ye vurgu yaptı...bu konuşma ile sorunlar şimdilik halının altına süpürüldü...İstanbul, Ankara, Mersin, Adana gibi yerlerdeki sorunları "-ilçeler bizde, merak etmeyin zaten ben de Cumhurbaşkanıyım" sözleriyle geçiştirdi...
4-Bu seçimde dikkat ettiniz mi? Hiç çılgın projeler ortaya atılmadı..beka sorunu dendi...ihanet tehditleri, hamaset ve şovenizm vardı, bir de adaylara dönük itibar suikastleri...bunlar kırda Cumhur ittifakını güçlendirdi ama büyük sehirlerde zayıflattı...İlk kez muhalif adaylar kavga ve gerilim tuzağına girmediler...Bu da gerginlik siyasetinin sonunu getirdi...Demek ki yeni seçmen tavrı olarak şehirli orta ve üst sınıflar için kuşatıcı, barışçı söylemler daha cazip...
5-Bu gidişat, AK partinin şehirlerden kırlara doğru çekildiğini de gösteriyor...Şehirli orta ve üst sınıflardan gerekli teveccühü göremedigini de...Hamaset, otoriteryen tavırlar ile sadece hizmet öncelikli siyaset büyük sehirlerde tutunamıyor...iktidarı farklı toplumsal kesimlere açmak gerekiyor...
6- Kısaca, Milliyetçi, şovenist rüzgar kırda karşılığını fazlasıyla buldu fakat büyükşehirlerde bulamadı...
7-Teşkilatları saran rehavet, metal yorgunluğu ve bu teşkilatlar hakkında artık halkın ağzında sakız olan söylentiler,ihale takipçiliği, adam kayırmacılık, liyakatsizlik, yozluk v.s tüm durumlar da seçim sonrası AK Parti' nin ilgili organlarında muhasebesi yapılması gereken konular...
8- AK Parti'nin Erol Olçok sonrası reklam ve iletişim anlamında kendisini en kötü ifade ettiği ve en zahmetsiz, en klişe sloganlara hapsolduğu bir seçim süreci yaşadı..."Bizimkisi bir aşk hikayesi" ve "Belediye işi Gönül işi" "İstanbul bizim için bir aşk hikayesi..." gibi sözler ve sloganlar bile hep seçim kazanmış olmanın beraberinde getirdiği rehavet yanında bir çok açıdan değerlendirilmeyi gerektiriyor...
9-Seçim bölgelerinde özellikle İstanbul ve Ankara'da il genel meclis üyeleri ve baskan adayları profillerinin ve listelerinin Karadeniz lehinde fakat Doğu kökenliler aleyhinde olusturulması da bir özensizliğin mi bir basiretsizligin mi ürünü olduğu ciddiyetle ele alınmalıdır...
10-CHP büyükşehirlerdeki değisen seçmen sosyolojisini ve taleplerini cok iyi okudugu gibi söylemlerine ve tavırlarına da yansıttı...Kılıçdaroğluna sahnede fazla yer verilmedi...sanırım bu secim sonucları sonrasında koltuğunda da yer bulamayacak...çünkü bu sonuçlar her ne kadar CHP başarısı gibi görünse de bir koalisyon ittifakının eseridir...
Bu ittifakta İslamcı Saadet, milliyetçi İyi Parti ve Kürtçü HDP de var...Bu yüzden CHP Klasik refleks ve söylemlerini bu başarısını kalıcı hale getirmek için büyük oranda terk etmek ve coğulcu kültürü ve buna eşlik edecek bir demokratik tutumu tüm tabanına yaymak durumundadır ki bu durumda, Kılıçdaroroğlu gibi dar bir kesime ve günü geçmiş bir siyaset tarzı ile hitap eden gerilim siyasetçisine yeni sofrada ekmek olmayacaktır...
Çünkü, Yavaş ve İmamoğlu gibi kısmen muhafazakar görüntü cizebilen profilleriyle kazanılanlar heba edilmeyecektir... muhtemelen bu iki profile yakın ozellikteki Muharrem İnce gibi bir profilin liderliği tartısmaya açılacaktır...Aksi taktirde CHPkısa sürede, "-Atam, sen kalk, ben yatam..." zırvasına teslim olup fabrika ayarlarına geri dönecektir...
Devam edecek....